‘EZBER KALIBINA SIĞMAMA’NIN ARAÇ VE YÖNTEMLERİ

Yazan: Metin Uçucu 04.03.2015 0 Yorum

‘EZBER KALIBINA SIĞMAMA’NIN ARAÇ VE YÖNTEMLERİ

Günlük yaşamımızda kullandığımız binlerce ‘kalıp’ var. Bu kalıplar biz farkında bile olmadan hayatımızı çok kolaylaştırırken bazen de hiç farkında olmadan hayatımızı zorlaştırıyor olabilir mi?

Kalıplar, literatürde; şablon, şema, önerme, hüküm, düşünce kalıpları, ezber kalıpları gibi pek çok farklı kavramla ifade edilmektedir. Kalıpları aşma ise; sorgulama, farkındalık, bilinç, ispat, inovasyon, yaratıcılık, yenilikçilik, problem çözme vb. pek çok kavramla ifade edilmektedir.

Kalıplar, disiplinlerin çalışma nesnesine bağlı olarak olumlu, olumsuz ve nötr anlamda kullanılabilmektedir. Sözgelimi kalıp kavramının karşılığı nöroloji alanında pozitif anlamda kullanılırken matematikte nötr, psikoloji alanında ise negatif anlamda kullanılabilmektedir. Öncelikle bu disiplinlerin ‘kalıp’ kavramına yaklaşımını inceleyip ardından da ezber kalıplarını sorgulamak için bu üç disiplinin bize hangi imkanları sunmakta olduğunu irdeleyelim.

Kalıpların Nörolojik, Psikolojik ve Matematiksel Temelleri

Nörolojik olarak kalıplar, bir anlamda temel zihinsel haritalarımız ve yapılarımızdır. Yaşamsal deneyimlerimiz sonucunda beyindeki nöronlar arasında sürekli yeni bağlar kurulur ve bilgi transferleri sağlanır. Beynimizden bir düşünce geçtiğinde aktifleşen nöral ağlar güçlenirken, kullanılmayan ağlar ise zayıflamaktadır. Güçlenen ağlar ise otomatik diye bildiğimiz davranışları oluşturmaktadır. Sinir hücreleri arasında gerçekleşen nöral aktiviteler sonucunda geliştirilen bu davranış kalıpları, temelde hayatımızı kolaylaştırmak, her an her şeyi yeni baştan öğrenme zahmetinden kurtarmak, bizi belirsizlikten kurtarmak, zamanla karşılaştığımız çeşitli durumları anlamada ve yorumlamada rehberlik etmek gibi işlevlere sahiptir.

Psikoloji alanında kalıplar, şema kavramıyla ifade edilmektedir. Bilişsel-Davranışçı Terapi(BDT) ekolü, kişinin doğru olduğuna inandığı fakat kendisini rahatsız eden davranış kalıplarından kurtulabilmesi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu ekolde şemalar ‘yoksunluk’ ekseninde ele alınır ve ‘uygun şekilde giderilemeyen her ihtiyacın belirli bir şema alanı oluşturduğuna inanılır. Sözgelimi kuşkuculuk ve/ya kötüye kullanılma şemasının aktif olduğu insanlarda “babana bile güvenme” kalıbının benimsendiği görülmektedir. BDT ekolüne göre şema sahiplerinin geliştirdiği teslim, kaçınma ve aşırı telafi şeklindeki ‘başa çıkma yöntemleri’ de vurgulanmaya değerdir. Terapi süreci, kişinin bu şematik inanışlarını fark etmesi, keşfetmesi ve yerine başka davranış kalıpları koyması şeklinde ilerler.

Matematikte ise kalıplar; doğru olduğu kabul edilen (aksiyom) ve yargı bildiren önermelerdir. Matematiksel önermeler mantığında, bir ifadenin önerme olabilmesi için (1) en az iki terim içermesi, (2) bu iki terimi bir birine bağlayan bir bağlaçtan oluşması ve (3) doğruluk değeri içeren bir yargı içermesi gerektiği bilinmektedir. Örneğin  “İki tek sayının toplamı çift sayıdır.” ifadesi tüm bu koşulları sağlamakta ve bir önermedir. Kalıplar “ …… ise …’dır.” yapısına sahiptir ve meşhur gösterimle P→Qşeklinde gösterilir. Bu matematiksel ifadede, kalıplar (yargılar) ‘Q’  ile gösterilir. ‘P’ ise, bu kalıbın dayandığı varsayımdır. Matematikçiler de, önermelerden yola çıkarak ‘doğruluğu ispatlanmış önermelere’ yani teoreme[1]ulaşırlar.

İş ve Sosyal Yaşamdaki Kabuller ve Kalıplar

Bir kalıbı ezber yapan ya da ezber olmaktan çıkaran temel unsur sorgulamadır. İspat, sorgulayan insanların günlük yaşantısında ve neredeyse bilimin her dalında kullanılan bir araçtır. Sosyal yaşamda ise, bizler, ne yazık ki ‘ispata’ tersten başlıyoruz. Doğru olduğuna inandığımız kalıplarla başlıyor, ardından dayandığı varsayımları sorguluyoruz. Zira çoğunlukla neye dayandığını dahi bilmediğimiz ön-kabullerimiz yaşamımızın büyük bir bölümünü kapsamakta. Gündelik hayatta kalıplarımızı (Q) ifade ederken, kalıplarımızın dayandığı ön-kabullere (varsayımlara) (P→) çoğunlukla değinmeyiz.

Modelleme yaklaşımını temel alan çeşitli sosyal bilim alanlarında da benzer bir yaklaşım gözlemlemek mümkündür. Model bazlı analizler, modele ait değişkenlerin çoğu sabitken, bir ya da birkaçı değiştiğinde çıkan sonuçların değerlendirmelerinden oluşur (cateris paribus). Sözgelimi, günlük piyasa koşullarında ekonomistlerce yapılan değerlendirmeler, modelin değişkenleri ve dayandığı varsayımlar olmaksızın aktarılan öngörü ve yargılardan (Q) oluşur.

“Yerçekimi kanunu” bile son birkaç yıldır bilim adamları arasında yeniden sorgulanıyor. Sizce bu gelişme, kalıplarımızı yeniden sorgulamak için bir ipucu olabilir mi?

Kalıplardan Taşma, Yaratıcılık ve İnovasyona Dair İpuçları

·         Tüm kalıplar, er ya da geç, kullanımlarının doruğuna ulaşırlar. Kalıplar, “atalet vektörü”[2] yaratır ve ‘doğrulama sapması’na[3] yol açar. Buna karşın, yaşamdaki tüm kalıplar, sorgulanabilir nitelikte (gizli ya da açık) varsayımlara dayanır[4].

·         Kalıplar ilgi/ilinti temelinde gelişir ve (a)simetri kurar. Zıtlıklar (ilgisiz deneyimler) bir araya getirildiğinde kalıplar aşılabilmekte[5] (kırılmakta veya genişlemektedir).

·         Kalıplar (asgari olarak) ‘yeter şart’ı[6] sağlayıncaya kadar sorgulanabilir ve kalıpların ezber olmaktan çıkabilmesi için sorgulama sürecinin sürdürülmesi[7] gerekir.

·         Mühendislik kalıpları çelişkiye, sosyal kalıplar ise karşıtlık[8] üzerine kuruludur ve sorgulandıkça yerini inovatif olasılıkçı düşünmeye bırakır.

·         Kalıplar (koşullu varsayımlara bağlı olduğundan) ispat yöntemleri ile sorgulanabilir ve keşfedilebilir karakteristiğe sahiptir. Kalıplar şu yöntemlerle sorgulanabilir: (a) aksiyomlar[9] yoluyla, Doğrudan İspat[10], Tümevarım İle İspat Tekniği[11], Olmayana Ergi (Çelişkiyle ispat) Tekniği[12], Ters Durum İspatı[13].

·         Kalıpları sorgulamak için uygulanabilecek ilave birkaç yöntem daha:

o  Kalıplar sadeleştirilerek kalıbın ‘özüt’ü elde edilebilir. Basit, birleşik, koşullu vb. tüm kalıpları yapı-söküm metodu ile parçalarına ayırarak sorgulamak mümkün. Zira kalıplar birbiriyle nöral bağlar kurduğundan, parçalara ayrılarak ilgili alt kalıplara ulaşılabilir ve oluşma potansiyeli olan yeni kalıplar için farkındalık sahibi olunabilir.



[1]
P (varsayım) doğru iken P Q önermesi de doğru oluyorsa, P Q önermesine teorem denir.

[2]Sabit bir noktayı eksen alarak, o eksen etrafında gezinilen noktalardan oluşan vektör.

[3]Doğrulama sapması; kişinin bir inancını, yargısını desteklemek üzere bilgi arama, yorumlama ve hatırlama eğilimine sahip olması dolayısıyla oluşan sapmalardır.

[4]Örneğin“Erkek adam korkmaz” düsturu, BDT ekolüne göre, aşırı telafi şeklindeki ‘başa çıkma yöntemleri’ndendir ve bir kalıptır. P→Q kalıbındaki yargı (Q) “Erkek adam korkmaz” iken, dayandığı varsayım (P) gizlidir.

[5]Kalıplar hemen oluşmaz; deneyimle gelir ve zıt deneyimler ile kolayca aşılabilir. Zihni Sinir karakterinin çizeri İrfan Sayar ile birlikte yıllar öce deneyimlediğimiz bu metot ile Vitra Küvet tüm çalışanları, Eczacıbaşı İK Direktörleri gibi katılımcılarla bir yaratıcılık üzerine bir workshop düzenlemiştik. Bizden beklenen çalışanların yaratıcılığını arttıracak bir etkinlik düzenlememizdi. Bu metodu izledik ve ilgisiz gibi görünen kavramları yan yana getirdik. Küvet konusunun üst başlığı “yıkanma” olduğundan, (1) yıkanma ve spor (2) yıkanma ve eğlence vb. konular seçerek katılımcılardan her iki kavramı içeren küvetler çizmelerini talep ettik. Katılımcılar takım halinde çalışmalar yaptı. Ortaya çıkan oldukça yaratıcı küvet çizimlerinin ardından fiziksel prototiplerini yaptık ve sergilendi.

[6]Kalıpları sorgularken “Hiçbir yargı ‘yeterli’ neden olmadan doğru değildir” biçiminde bir düşünce ilkesinden hareket edilebilir. Bu ilke benimsenirse, her yargı bir neden gerektirir ve yeterli görülen neden yargının doğruluğunun dayanağı olur.

[7]Kalıp varsayımlarını buldukça, diğer olası varsayımları aramayı bırakmak yerine devamlılığını sağlamak gerekir.

[8]Biri diğerinin olumsuzu olan iki kavram arasında üçüncü bir ortak durum olamıyorsa iki kavram çelişiktir. Biri diğerinin olumsuzu olan iki kavram arasında üçüncü bir ortak durum olabiliyorsa, iki kavram karşıttır. Örneğin, (kuantum öncesi kabulle) “var” ve “var olmayan” kavramları arasında üçüncü bir ortak durum olmadığından, her iki kavram çelişiktir. “Siyah” ve “Beyaz” kavramları arasında gri tonlar olduğu için her iki kavram karşıttır.

[9]Doğru olduğu kabul edilen bir önermeye denir. Bir kalıp, evrensel değerler niteliğinde olan ve/veya genel kabul gören bir başka kalıp ile bir arada irdelenebilir. Böylece kalıplar arasında analoji yapılarak benzer ve ayrıksı yönler ortaya çıkarılabilir. Sorgulanan kalıp aksiyomatik bir kalıba nazaran ne denli ayrıksı ve zayıf ise, o denli ezber kalıbında taşma yaratma etkisi artar. 

[10]En yaygın ispat tekniklerinden biridir. Bu ispat tekniğinde, bilinen ve teoremde verilen bilgiler kullanılarak istenilen sonuca ulaşılmaya çalışılır. Bu teknik, genel olarak; P → Q (P ise Q) şeklinde gösterilir. P hipotezinin (sol tarafın) doğru olduğu kabul edilerek, sağ tarafın (Q’nun) doğruluğu elde edilir.

[11]Tümevarım ile ispat tekniğinde, ispatın yapılacağı kümede, eleman sayısının sayılabilir sonsuzlukta olması durumunda, bir p özelliğinin "1" için var olduğu gösterilir. Sonra k için özelliğin var olduğu kabul edilir ve k+1 için özelliğin ispatı yapılır.

[12]Bu ispat tekniğinde hipotez aynen alınırken, hükmün bir parçası olumsuz alınır ve bir çelişki ortaya çıkarılır. O zaman yanlışın baştaki kabule dayandığı söylenerek ispat yapılır.

[13]Bu ispat genel olarak P ise Q’yu göstermek yerine Q değil ise P’nin de olamayacağını göstermeye dayanır. Yani bu ifadeyi sözle açıklamak istersek; bize verilen kabullerden yararlanarak istenileni bulmak yerine, istenilenin olmaması (değilinin olması) durumunda, kabullerimizin de olamayacağını (yani değillerinin doğru olması gerektiğini) göstermeye dayanan bir ispat tekniğidir.

Bir yorum yazın

*

*

Lütfen * alanları doldurunuz.