Üretilmiş Ezber Kalıpları: Din, ahlak ve inançlar dünyası

Seçtiğiniz kategoride, bu zamana kadar üretilen kalıplar aşağıdaki tabloda listelenmiştir.

Belirli konularda üretilen ezber kalıpları kategorilere ayrılmıştır ve yan taraftaki kutu içerisinde gösterilmektedir. Bu bölümden bir kategori seçtiğinizde, bu zamana kadar üretilen kalıplar aşağıdaki tabloda listelenecektir. Lütfen yandaki kutudan görmek istediğiniz çalışmanın kategorisini seçiniz.

Yaygın ve Yerleşik Kalıpların Sorgulanması Projesi, örnek ezber kalıplarının üretilmesi sürecine katkıda bulunmak istiyorsanız, aşağıda bulunan Yargı Kalıpları Geliştirme Formunu doldurabilirsiniz.

"Din, ahlak ve inançlar dünyası" içinden seçilmiş kalıplar
Yaygın ve yerleşik kalıplar Neler sorulabilirdi? Sorulsaydı, yerleşik kalıptakinden farklı hangi bakış açısının ortaya çıkmasını tetikleyebilirdi?
2. "itaatkar" bir toplumda, bu saygı ve gönül borcu, öğrenciler için altına sığınılacak bir şemsiyeye, bazı hocalar için de öğrencileri avuçlarının içinde hissetmeye dönüşmez mi?2. Böylece biat, itaat, hipokrat üçlemesi kırılabilirdi.
"... Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın ...." (Hipokrat yemini)1. Bu yemin hocaların hep doğru, iyi ve güzel şeyler yapacağı varsayımına dayanmış gibi, aradaki bulanık durumları atlamış olmuyor mu?1. "Hocalara duyulan saygı ve gönül borcunun korunması" sözünün istismara açık alan olduğu anlaşılabilirdi.
Çocuk okula x yaş civarı başlamalıdır.Çocuğun okula/yuvaya başlama yaşından çok daha önemli etkenler var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? Veya çocuk kendi özelliklerine göre "en uygun yaşta" okula başlamış olsa da öğrenme merakını yok edecek "kalıp" programlar, eğitim yaşına karşı çıkan kaç kişi tarafından sorgulanmaktadır?Çocukların okul öncesi ailede, yuvada ve nihayet okulda her bir ortamın "kendi paralel mutlak doğruları" ile koşullandırılmaya çalışıldığı ortaya çıkabilir ve buna göre programlar her çocuğun ihtiyacı ve öğrenme merakına göre düzenlenebilir, mutlu bireyler yetişmesi sağlanabilirdi.
Dindar insanlar toplumun ahlaklı bireyleridir.Toplumda yaygın bir ezber olan ahlaklı olmanın dindar olma koşulu şu sorularla sorgulanabilir: -Ahlak nedir? -Din ve ahlak arasındaki ilişki nedir? -Dini yaptırımlar bireylerde saf ve toplumun değişimlerine ayak uyduran bir ahlak anlayışı oluşturabilir mi?Ahlak en genel anlamıyla doğru ve yanlışın ne olduğunun belirlenmesidir. Bu kavramın bu kadar genel olmasından dolayı dini, felsefi, seküler topluluklar tarafından neyin yanlış ve doğru olduğunu belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda din ve ahlak arasındaki ilişkisi sorgulandığında bunun sadece kurallardan ibaret olduğu ortaya çıkacaktır. Dini kurallar toplumda nasıl davranılacağını göstererek "ahlaklı" fakat ortaya çıkan durumlar üzerinde düşünmekten kaçınan bireyler ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle dindar bir insan gerçekten ahlaklı bir birey olup olmadığı sorunsalı ortaya çıkmaktadır. Ahlak belli kalıplara sığdıralamayacak kadar derin bir konu olduğundan ve toplumdaki her değişiklik ve yenilikten etkilenmesinden dolayı dini kurallara bağlı bir ahlakın sürekli bir devinim içinde olan toplumsal yapıya uymayacağı gibi bir bakış açısı ortaya çıkmaktadır.
Allah iyileri sever.Allah'ın kimi sevip sevmeyeceği bilinebilir mi?Severse neye göre seveceği,sevmezse neye göre sevmeyeceği ile ilgili kesin bir kural varmıdırAli İmran suresi 148.ayette de bahsedildiği gibi "Allah,güzel davrananları sever"Ancak yinede Allah'ın kimi sevip sevemeyeceğine karışılamaz
Akıl ve sezgi birbirine karıştırılmamalıdır. Birisi bilimin diğeri ise inanç alanının aracıdır…Akıl da sezgi de canlıların yadsınamaz birer yeteneği ise, bunlar arasında bir etkileşim aramak , bunları birbirinden yalıtmaktan daha doğru değil mi?- Keşif ve icatların çoğunluğu akıl-sezgi etkileşiminden doğmuştur. - Bu etkileşimin varlığı reddedilmez ve yönetilebilirse, toplumdaki laik-dindar çatışması, bir gelişim sürecine dönüştürülebilir.
Çocuğa küçük yaşlardan başlayarak dini eğitim verilmelidir. (“Ağaç yaş iken eğilir”)Din kitabının ne söylediğini anlamdıramadan ezberlemek çocuğun gelişimine, topluma ve insanlık ailesine ne gibi katkılar yapar?Israrlı biçimde “aklın işletimesini” emreden bir dinin, akıl devreden çıkarılarak ezberletilmesi din aleyhine ve de çelişkili bir tutumdur. Bu yolla ancak dinini bilmeyen ve din felsefesini öğrenme yolunda da soğuk duran erişkinler yetiştirilmiş olur.
Bu yolla çocukların koşullandırılarak, dini öğretileri ancak kendilerine öğretilen kalıplardan ibaret saymaları riski var mıdır?- Çocuk ahlak kurallarını ailede ve toplumun rol modeli kişiliklerinde görerek öğrenmesi ve bunun dini öğretideki uzantılarını kişiliği geliştikten sonra tanıması daha kalıcı ve üretken sonuçlar doğurabilir. - Çocuk adına seçim yapıldığında, bu seçim kendi ahlakına ve o dine yararı olmayabilir.
Din’in, bazı ritüellerin (şekli uygulamalar) yerine getirilmekten ibaret görülmesi...Bir dinin gelişkinliği ile o dine mensup olanların gelişkinliği niçin paralel olmayabiliyor? Bunda, dini ritüellerden ibaret saymanın rolü olabilir mi?Din, ahlak bütünlüğü sağlamada bir rehberdir. Ahlak bütünlüğü ise ancak aklı işletmekle (=sorgulayarak düşünmek) mümkündür; onu gereksizleştirecek şekilde ritüellere ağırlık vermek dinin bu işlevine zarar verir.
Buna göre, bir dinin olmazsa olmazları sayılabilecek az sayıda ve herkes tarafından kolay anlaşılabilecek maksimler ortaya koymak gerekmez mi? Müslümanlığın, hristiyanlığın, museviliğin maksimleri nelerdir?- Müslüman’ı Mümin seviyesine yükselten üç temel davranış özelliği (İman, İbadet ve Salih Amel) bir arada ve aynı önem derecesinde edinilmiş olmalıdır. - “İman ettim ve ibadetimi eksiksiz yapıyorum” demek, -Salih Amel ayağı gelişmemişse- Mümin olmaya yetmemektedir. Doğa’nın en gelişmiş varlığı insan için, doğa’nın bütün unsurlarına karşı hoyratlıktan uzak; saygı ve sevgi temelinde şekillenmiş tutum ve davranışlarla tamamlanması gerekir. - Nitekim, ilk ikisinin özümsenmişliği üçüncü’nün oluşumunu kaçınılmaz kılması beklenir. O oluşmuyor, güdük kalıyorsa; ilk ikisinin şekli seviyenin ötesine çıkamamış olduğuna işaret kabul edilir. - Bu ilkelerin, sokaktaki insanın gündelik yaşamında kolayca yorumlayıp aklında tutabileceği az sayıda somut performans ölçütü (metrik) şeklinde ifade edilmesi çok yararlı olur.
Mesleki yeminler (örn. milletvekilliği, hekimlik, avukatlık vd yeminler) o mesleğin icraında olumlu etki yapar...Yeminleri denetleyecek toplum örgütlenmesindeki yetersizlik ile yeminlere uyma duyarlık / duyarsızlık dağılımı arasında paralellik var mıdır?İstenilen etkiyi sağlayacak olan yeminler (etik güvence) kadar, toplumun bu tür sorun çözme araçlarına verdiği önem de belirleyicidir. Toplum önemli görmezse çok etkili bir araç işe yaramayabilir. Bir terör türü haline gelmiş bulunan trafik kazaları için geliştirilen SÖZ Kampanyası’nın toplumun önemsemeyişi nedeniyle etki yapmayışı bir örnektir. Toplum duyarlığı birincil belirleyicidir.
Ahlak kavramının elle tutulur karşılığının —örn. moral integrity gibi— net olmayışı ile duyarsızlık ilgili olabilir mi?Ahlak’a yüklenen cinsel ağırlık, bunun dışındaki konular için ahlaksızlık nitelemesini yersiz görmektedir. Bu durumda yeminlerin tutulup tutulmayışını ahlakla bağdaştırmamakta, en fazla –son zamanların moda deyimiyle- “etik” bulmamaktadır. Yabancı kökenli ve ahlak anlamına gelen bu söz Türkçede basit kabahat gibi algılanıyor. Ortak Kavram Tabanı eksiği burada da ortaya çıkıyor.
“Biz inananlar”İnsanların inançları iç dünyalarının ürünü olduğuna göre, onları inançlı-inançsız olarak kategorize etmek, bir kişi, kurum ya da kesimin işlevi olabilir mi?İnançların —kanıtlanması güç soyut söylemler yerine— ahlaki alandaki tutum ve davranışlara yansıtılması yoluna gidilirse bireysel inançlar kimseyi baskı altına almadan özgürce yaşanabilir.
Bir toplumu sömürmek için parçalamak gerekiyor. Bu söylem, bu amaca hizmet ediyor olabilir mi?Bir toplum en kolay şekilde “inançlar” sömürülerek ayrıştırılabilir. Çünkü kanıtlanması imkanı olmadığı için yaftalama kafidir. Ayrıştırma ise, parçalama, sömürme de dahil her amaçla kullanılabilir.
“Dindar olunmadan ahlaklı olunamaz!”Ahlak ne demektir? Dindar, dinsiz, ateist, agnostik, inançlı ne demektir? Bu kavramların çeşitli kombinezonları olabilir mi?- Dinlerin amacı, insanoğlunun, nereden gelip nereye gittiği, yaşamı boyunca yaptıklarının bir hesabının olup olmadığı vbg konulardaki meraklarını gidermeye yönelik sorulara verilebilecek birbiriyle uzlaşmaz cevapların yaratabileceği kaosu önlemek amacına yönelik olup, her soru ve cevaplarının ait oldukları kategorilerin ayrı birer ahlakı —ticaret ahlakı, cinsel ahlak, bilim ahlakı, güven ahlakı, emin olma ahlakı, beslenme ahlakı, dayanışma ahlakı, süslenme ahlakı vd- vardır.
Her dinin, her mezhebin ‘öğrettiği’ ahlak kuralları aynı mıdır? Değilse niçin?Dinlerin farklılaşmış yorumlarının (mezhep) ortaya çıkma nedeni, olası soruların farklı cevaplarının olmasıdır. Bu nedenle dini öğretilerin temel cevapları en az nizaya yol açabilecek “az sayıda temel ilkede birleşmek” olmalıdır.
“İnançlar sorgulanamaz”İnançlar sorgulanırsa değerinden kaybeder mi? Bu bağlamda taklidi ve tahkiki iman nedir ?- İnancın makbul olanı “tahkiki” (sorgulamaya dayalı) olandır. Sorgulanamaz inanç kolayca yozlaşabilir . - Sorgulama (tahkik) bilincini alan çocuklar, ileriki yaşlarında önlerine çıkan hiçbir şeye körü körüne inanmaz, her şeyi sorgular.
“Toplumumuzun % 99’u Müslüman’dır; (dolayısıyla geri kalan %1’lik kesimin pratik bir önemi yoktur)”Müslüman, İslam dininin (inanç, ahlak ve muamelat’a ait) gereklerini eksiksiz yerine getiren kişilerle, bu üçlünün zorunlu (inanç) gereklerini yerine getirenler arasındakilerin tümüne deniliyor ise, bunlardan sadece muamelat gibi çok geniş bir alanı kapsayan konular için bir genelleme yapılabilir mi?Bu durumda şu ihtimaller ve bu ihtimalleri savunan kesimler ortaya çıkarak durup dururken bir çok parçalı sürtüşme ortamı doğar: a. İslam dininin emirlerinin ne kadarını yerine getirdiği belli olmayan milyonlarca kişi için Müslüman tanımı –hangi yetkiye dayalı olduğu belirsiz bir şekilde- yumuşatılmıştır ve/ya b. Bir başka din ya da mezhebin yaygınlaştırılması için Müslüman tanımı sulandırılmakta ya da sulandırma amaçlarına bilerek / bilmeyerek hizmet edilmektedir ve/ya c. Müslüman tanımında bir gevşetme söz konusu değildir, ama bu söylem yoluyla farklı inançlara sahip olanlar İslamiyete sevkedilmeye çalışılmaktadır ve/ya d. Gerçekte bir gevşetme yoktur, ama Müslüman kimliği herhangi bir amaç için kullanılmak üzere kalabalık gösterilmektedir ve/ya e. Herhangi başka bir olasılık.
Çoğulcu demokrasinin en temel ilkesi olan azınlık haklarının gözetimi bu durumda çiğnenmiş olmaz mı?Bu toptancı söylem, çoğulcu demokrasinin pratik olarak reddi anlamına gelir.
İnanç gibi ölçümü imkansız bir konudaki bu kalıp, sahte (görüntüye dayalı) dindarlığı özendirirken, bir yandan da inançlı ama bunu sergilemeyen insanların mağduriyetine yol açmaz mı?- Anadolu toprakları tarih boyunca, iç ve/ya dış istismarlar sonucu doğan din temelli çatışmalar sonunda parçalanmış; ancak Cumhuriyetin kurulmasıyla sağlanan siyasi birlik, bu parçalanmayı durdurmuştur. - Müslümanlığın –ve diğer inançların- çaba harcamadan doğuştan gelen, sıradan birer nitelik olduğu inancının oluşmasına uygun ortam oluşur.
Bir insanda Allah korkusu olması gerekir. Çünkü Allah korkusuna sahip olmayanların iyi insan olması mümkün değildir.Korku, iyi insan olmayı mı, yoksa sadece korkmayı mı sağlamaktadır? Sizce korkuyu üzerinden atabilenlerin iyi insan olma şansı yok mudur? Doğru insan olmak için Allah korkusuna sahip olmak şart ise, nasıl oluyor da, birçok ateist çok iyi insan olarak tanınmaktadır?Doğru insan olmak ile Allah korkusu arasında bir korelasyon olmadığı, söz konusu kalıbın yanlış ezber olduğu anlaşılabilecektir.
iyi insanlar cennete gider.İyi insanın tanımı nedir Cennet neresidir? cennet var mıdır ? Cennete girebilmenin koşulları net bir biçimde tanımlanmış mıdır ?İyi insanı tanımlayan evrensel bir kriterler listesi yoktur, " temel değerler "dışında, iyi insan tanımı, toplumdan topluma değişebilir.
Peygamberler günah işlemez.Peygamberlerde bizim gibi insandı günah işlemek ise insanın doğasında var olan bir şey peygamberlerin bizden olan farkı neydi?Peygamberlerin günah işlemeyeceğine dair evrensel kriterler yoktur. Günah kavramı ise herkese göre değişebilir , onlarda birer insandır.
Resmi olarak evlenmeden önce bir erkek ve bir kadının aynı evde yaşaması ahlaksız bir davranıştır.Bu davranışın ahlaksız olarak kabul edilmesi neye dayanır, dini inanç veya mahallesi baskısının etkisi ne kadardır?Dini bir sorumluluk ve mahalle baskısı altında olunmasaydı, bu konudaki tavır ve düşünceler çok değişirdi.
Evlilik öncesi aynı evde yaşamanın avantajları veya dezavantajları neler olabilir.İki kişinin birbirini,ev hali dahil, tamamen tanımadan evliliğin sorumluluğu altına girmeleri hayal kırıcı sonuçlar getirebilir.
X inancındaki herkes terörist/yalancı/kötü vs. insandır.Bu X inancının ne kadar mensubu vardır? Tanınması için büyük bir inanan kitlesi varsa bu kitlenin ne kadarı terörist/yalancı/kötü insandır?Bir inancın tanınması için mensubu göz önünde bulundurulur bir kitle olmalıdır ve hemen hepsi kötü değilse asla genel bir yargıya varamayız.
Bu inancın çoğunluğu kötü bile olsa, kötülük insanların kararı değil midir? Bütün insanları bazılarından yola çıkıp nasıl yargılayabiliriz?Eğer bir inancın mensubu 1 insan bile kötü değilse o inanca kötü insan inancı diyemeyiz, çünkü kötülük/yalancılık vs. kişisel bir karardır.
Bu ülkede biz köylü ve çiftçiler ayrı dünyaların insanıyız.Ey Türk gençleri, aydınları, zenginleri varmısınız her türlü etkinlikleri kocaman kentlerde değil köylerde başlatmaya?Biz üreterek yaşamaya bakalım. Bizim dışımızdakilerin zaten bizimle alakaları yok.
Her türde fikir üretenler maddi ödüllendirilmedikleri veya böyle bir sistem yaratılmadığı müddetçe bu ülkede ilerleme nasıl olacaktır?Fikir üretenler en değerlidirler. Fikir olmadan bir şey ortaya çıkmaz. Öğretmen olarak değerli kılınmadığım müddetçe hiçbir şey değerli olmaz.
Din, ahlakın temelini oluşturur.(1) Ahlakı din'e bağlamak,ahlakı zedeleleyip onun safiyetini bozmaz mı? (2) Ahlaklı ateist olmaz mı?Din'e dayanarak saf bir ahlak anlayışı olamaz. Bir baskı sonucu ahlaklı olunmak söz konusudur ki bu da gerçek ahlakı yansıtmaz.

Ezber Kalıpları Geliştirme Formu

"Seçeceğiniz alandaki yargılarla ilgili bilgileri bu forma girebilirsiniz, ya da ilgili kategorinin altındaki formu kullanabilirsiniz."

*

* 100 karakter

Birinci sorunuz

* 140 karakter

* 140 karakter

Varsa ikinci sorunuz

140 karakter

140 karakter

Lütfen * alanları doldurunuz.