Üretilmiş Ezber Kalıpları

Bu zamana kadar üretilen kalıplar aşağıdaki tabloda listelenmiştir.

Belirli konularda üretilen ezber kalıpları kategorilere ayrılmıştır ve yan taraftaki kutu içerisinde gösterilmektedir. Bu bölümden bir kategori seçtiğinizde, bu zamana kadar üretilen kalıplar aşağıdaki tabloda listelenecektir. Lütfen yandaki kutudan görmek istediğiniz çalışmanın kategorisini seçiniz.

Yaygın ve Yerleşik Kalıpların Sorgulanması Projesi, örnek ezber kalıplarının üretilmesi sürecine katkıda bulunmak istiyorsanız, aşağıda bulunan Yargı Kalıpları Geliştirme Formunu doldurabilirsiniz.

Bütün kategorilerde seçilmiş ezber kalıpları
Yaygın ve yerleşik kalıplar Neler sorulabilirdi? Sorulsaydı, yerleşik kalıptakinden farklı hangi bakış açısının ortaya çıkmasını tetikleyebilirdi?
“Siyasete bulaşmak” ya da tüm sorunlar siyasetçiler yüzündendir...Siyaset niçin bulaşma deyimiyle yan yana geliyor? Siyaseti bulaşılabilecek hale getirenler, nitelikli insanların uzak durmalarını sağlamak istiyor olabilirler mi?- Siyasetin gerçekte çok yüksek bir uğraşı olduğu yolundaki öğretiler hatırlanmalıdır (örn. Eflatun: ”Siyaset toplumları mutlu etme sanatıdır” gibi) Nitelikli insanları uzak tutma gibi bir kurgu olmasa da, siyasi kültür nitelikli insanları elemeye daha yatkındır.
Demokrası uzlaşma rejimidir.Demokrasilerde halk sosyal ekonomik tercihlerini görüşlerine uygun partilere oy vererek belirtir. partiler ve seçmeni uzlaşma istemeyebilirUzlaşmanın bir yöntemi koalisyondur Maliye dışişleri ticaret sol,çalışma özelleştirme bayındırlık sağa verilse ülke magdeburg küresine döner
Seçmen siyasetçilerin hırçın ve kavga edenini sevmez oy vermeztersi başkan kavga edince lider olur iktidara gelir orada hep kalır tayy er melih g demirel ecevit hitlr musso seçmen= matador arena kulak
Demokrasilerde çoğunluğun (%50 + 1) dediği olur.“%50 - 1” olan grup iki kişiyi transfer etse, bu sefer onlar size tahakküm etse, razı olur musunuz?Küçük farklar elde etmek için daha büyük olasılıkla etik dışı yollara sapılabilir Toplumu oluşturan her birey aslında çoğunluk gibi muamele görmesi gerekir.
“Demokrasi en iyi rejimdir”Demokrasinin de kalitesi var mıdır? Bunun göstergeleri nelerdir?“Demokrasi, kendi kendini yönetmek ise; sorunlarını —gerek bireysel, gerekse örgütlenerek — çözebilen, bu süreci başkalarına ihale etmeye mecbur olmayan insanlara ihtiyaç gösterir” ilkesi temel kalite göstergesidir.
İnsan nitelik dokusu ile demokrasi kalitesi arasındaki ilişki var mıdır?İnsan niteliği yetersiz olduğunda, o insanların sorunlarını çözebilme kabiliyeti de azalır. O halde, demokrasiyi korumak ancak insan nitelik dokusunu geliştirmekle mümkün olabilir.
Demokratik rejime geçtiğimiz tarihten bu yana niçin belirli aralıklarla kesintiler oldu?Demokrasi —tüm sorun çözme araçları gibi—uygulanabilirlik koşullarının dışına çıkıldığında sorun çözen değil sorun üreten bir araç haline gelir; o halde uygun koşulların yaratılmasına dikkat edilmeli. Böylece, her on yılda bir –bir şekilde- kesintiye uğramasının önüne geçilebilir.
“Demokrasi ve cumhuriyet aynı şeydir”Demokrasi ve cumhuriyet nedir; aralarındaki fark nedir?Egemenliğin kime ait olduğu ile, egemenliği kimin kullandığı iki farklı konudur. Egemenliğin cumhura (halka) ait olmasına cumhuriyet, egemenliğin halk tarafından kullanımına ise demokrasi denilir. (http://tinyurl.com/dytxx3g)
Demokratik olmayan cumhuriyet ya da cumhuriyet olmayan demokrasi olur mu?Yukardaki açıklamanın ışığı altında çeşitli cumhuriyet ve demokrasi kombinezonlarının olabileceği görülebilir. İngiltere, Hollanda, Danimarka gibi ülkelerde egemenlik –sembolik de olsa- kraliyet ailesinin olup, bu egemenlik halk tarafından demokrasi yoluyla kullanılmaktadır.
“Demokrasi, hak ve özgürlükler rejimidir”Sorulabilecek en basit soru, “bu değirmenin suyu nereden gelecek”tir? Yani sadece “vermeye” dayalı bir sistem nasıl ayakta durur?Hak-özgürlük-sorumluluk arasında bir dengenin bulunması gerekir.
“Fikirlerin propaganda yoluyla yayılması demokratik bir özgürlüktür”Propaganda ne demektir?Propaganda, “bir fikri öğrenmek isteyenlere, bu istek sürdüğü sürece fikrin anlatılması”dır. Bu karşılıklılık (denge) propaganda lehine bozulduğu anda bir zorlama (özgürlük kısıtlaması) ortaya çıkar; buna “koşullandırma” denilebilir. Propagandanın bu denli kolayca koşullandırmaya dönüşmesinin nedeni bu tanımsızlıktır.
Koşullandırma yapıldıkça, insanların doğuştan sahip oldukları öğrenebilirlikleri körelmez mi?Koşullandırmanın ileri düzeylere varması halinde bu bir zihinsel taciz, tecavüz olarak değerlendirilebilir. Bu tacize uğrayanların öğrenebilirlikleri –taciz veya tecavüzün şiddetine ve sürekliliğine bağlı olarak zedelenir.
“Kuvvetler ayrılığı”Bu deyimdeki “ayrılık” kavramı ile check and balance (denetle dengele) deyimi arasında çelişki nasıl açıklanabilir?Denetle-dengele deyimi, üç erkin birbirini denetleyerek herhangi birisinin kontrol dışına çıkması na engel olunacağına işaret ediyor. Türkiyedeki adlandırmadaki “ayrılık” vurgusu ise, bu yaşamsal ilkenin gözden kaçmasına yol açıyor ve sonuçta tam da tersine (kuvvetlerin birliği) gibi bir uca kayıyor.
Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.'Türkiye sınırları içerisinde yaşamayı kabul eden herkes, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıdır' gibi bir tanım yapılamaz mıydı?Etnik vurgular bazı toplulukları rencide edebilir. Böyle bir tanım ise insanların yaşantılarını zora sokacak, günlük yaşamını doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurmayacağı için daha doğru olabilir.
Erkekler kamyon kızlar bebekle oynar.Oyuncaklar cinsiyetle nasıl ilişkili olabilir ? Oyuncakçılar da hangi renkler hakim ? Neden reyonlar ayrı ayrı yapılır?Oyuncakçılar da oyuncaklar karışık olurdu? Oyuncakçılar tek renk olurdu. Reyonlar karışık olabilirdi.
Kadınlar arabayı kötü kullanır.Kime göre kötü kullanırlar ? Erkekler araba kullanırken hata yapmaz mı ? Kadınlar trafik kurallarına uydukları için mi kötü sürerler ?Kadınların hiç bir fazlası veya eksikliği yoktur.Herkes hata yapar kadın ya da erkek önemi yoktur.
"Erkektir yapar..."Neden erkeklere herşeyi yapabilme hakkı verilirken kızlar kısıtlanıyor? Farkları neler fiziksel güç ve görünüşleri mi?Günümüz de erkeklerin yapabildiği bir çok işi kadınlar da yapabiliyorken bu yargı saçma geliyor bana.
Cinsel organın farklı oluşumundan mı kaynaklı bir durumdur bu? Bu farklılığı onlara bu hakkı verir mi?Cinsiyet farklılığı demek üstünlük ya da 2.sınıf muamele demek değildir.Bir erkek ne kadar özgürse bir kadının da o kadar özgür olması gerek
Adalet ancak hukuksal düzenlemeler ile sağlanabilir, hukuksal düzenlemelerin olmadığı yerde hak ve özgürlüklerden bahsedilemezHukuksal kuralların bir insan tarafından belirlendiğini düşündüğümüzde şuç kavramı somut temeller üzerine oturtulabilir mi?Hukuksal kurallar genişletilmemelidir, temel haklar ve soyut suçlar haricinde hukuksal suç ve şuçluluk kavramları yaratılmamalıdır.
Hukuksal sistemler halk için mi güç sağlar iktidarlar veya yöneticiler için mi güç sağlar?Hukuksal kuralların insanların hakkını savunduğu inanışı değiştirilerek hukuk sınırlandırılabilir,özgürlük gerçek anlamını kazanır.
Erkekler ağlamazkadınlarla erkekler eşitlerse neden erkekler ağlamaz diye bir düşünce vardır? Erkekler ağlayamaz mı?Kadınlar ve erkekler toplumda eşitlerdir
Erkeklerin duyguları yok mudur?Erkeklerde insandır ve erkeklerin de duyguları vardır onlarda üzülüp ağlayabilirler
“akan kan durmalı”Kendi ve/ya başkasının kanının dökülmesinin kabul edilebileceği durumlar var mıdır?-Kendinin ve/ya dayanışma içinde yaşamını sürdürdüğü kişilerin yaşamlarını, üzerinde yaşadığı toprakları, malını mülkünü vbg vazgeçilmezlerini- savunmak amacıyla kendinin ve/ya başkasının kanının dökülmesi ile bu amaçların dışındaki nedenlerle kan dökülmesi bir tutulmamalıdır.
Eğer bir köşe yazarı bir konu hakkında yazıyorsa onun dedikleri sorgulanmadan doğru kabul edilmeli.Köşe yazarları objektif bakış açısıyla mı yazarlar yoksa kendi fikir ve görüşlerini de empoze ederler mi? Hakkında yazdıkları her konu bilimsel ve tarihsel açıdan ne kadar doğrudur? İnsanlar hiçbir araştırma yapmadan başkalarının söylediklerine neden inanırlar? Bu inanmanın nedeni nelerdir?Sorgulanması sonucu objektif bakış açısının insanlar için durumdan duruma değişebileceği ortaya çıkar. Bir insanın genel olarak sırf bir köşe yazarının siyasi görüşüne katıldığı için o kişinin tüm yazdıklarını doğru kabul etmesinin nedeni de budur. Bu yüzden insanlar okudukları her şeye inanmamalı ve her zaman kendileri de onlara verilen bilgileri sorgulamalılar ve kesinliğinden emin olana kadar şüphe duymalılar ve bu sayede araştırmacı ve şüpheci bakış açısını kazanabilirler.
Demokrasi en iyi yönetim şeklidir.Demokrasi kime göre ve neye göre en iyi yönetim şeklidir? İyi kavramı neye göre belirlenmiştir ve en iyi olduğu nasıl belirlenmiştir?Herkesin iyi anlayışı farklıdır. Kuşkusuz iyi sözünden herkes bir şeyler anlıyor. Peki demokrasinin en iyi yönetim şekli olduğu nasıl belir-
Birden fazla kurumun / birimin birlikte iş yapmasında en önemli nokta koordinasyondur..Koordinatör nedir; emir veren, uzlaştırıcı, arabulucu, belirli bir hedefe doğru uyumlandırıcı, hangi(ler)i?Koordinatör, birlikte iş yapması gereken birimlerinin bir ağ (network) şeklinde organize olup, bir baş’a –neredeyse- gerek duymadan kendini yönetmesini sağlayabilen; bir deyimle kendini gereksiz kılabilen bir pozisyondur. Yaygın uygulama ise bunun aksi olup, koordinatör tüm işlerin kendisinde toplandığı kişi olarak anlaşılıyor.
Koskoca (X) (Y)? - X=Profesör / Vali / Bakan / General / ...... - Y= bilmez mi / yapar mı / yalan söyler mi / ......- Profesör, vali, bakan, general,... gibi rütbelere sahip olmak her zaman için olumlu ya da olumsuz niteliklere sahip olmayı garanti eder mi?- Herhangi bir rütbeye sahip kişiler arasındaki nitelik dağılımı her iki ucu da içerebilir; çoğunluk ise bu iki ucun arasında bir yerlerde toplanır. Buna göre “koskoca (X) içinde (Y)lerin bulunması” gayet olasıdır.
Sorunları da nedenlerini de biliyoruz, fakat ya çözüm bulamıyoruz ya da çözümleri uygulayacak imkanlara sahip değiliz....Sorunları, nedenleri, hatta çözümleri bildiğinizden nasıl emin olabiliyorsunuz? Bu güven temelsiz ise ne gibi zararlar doğurabilir?“Biliyoruz” diye üzerinde durmadığımız sorunları anlamak için daha çok çaba harcanarak, daha kolay çözülebilir hale getirilebilir. Ayrıca çözülemeyen sorunlarımızın çoğunun aslında “tam anlaşılmamış ama anlaşılmış sanılan” sorunlar olması mümkündür. Ayrıca, akıl ve bilgilerimiz aslında daima kuşkulanılması gereken güvenilirlikte olabilirler.
Deneyiminize (tecrübe) güveniyor iseniz, deneyim yaş ya da bir meslekte harcanan süre ile ne kadar ilgilidir? Yıllar boyunca dar bir alanda sıkışıp aynı şeyleri tekrarlamış, bunun adını da deneyim olarak koymuş olabilir misiniz?Deneyimin önemli olabilmesi için, sorgulanmış doğrulara dayanması ve zamanın aşındırıcılığına dayanma kabiliyetine sahip olması gerekir.
Daima sizi onaylayabilecek insanlarla çevrili bir alanda, tanı ve çözümlerinizin eleştiri süzgecinden geçmemiş olması olasılığı var mı?Sizi eleştirebilecek birikime ve cesarete sahip insanları da çevrenize katmalı, böylece tanı ve çözümlerinizin daha sağlam temellere oturmasını sağlamalısınız. Ayrıca, çevrenizdeki “koşulsuz onaycılar”dan da kurtulmalısınız.
“Aklın yolu birdir” (bir doğruya erişmek için tek akıl yürütme yolu vardır)..Şunlardan hangisine varmak için yol birdir: Doğrulara mı gerçeklere mi?- Doğrulara varmak kastediliyor ise doğruların tek olmadığı, çeşitli koşullara göre değişebileceği dikkate alınmalı. Böylece olaylar farklı perspektiflere göre değerlendirilebilir, insanlar birbirlerine (farklı doğrulara) karşı daha toleranslı olabilirler. Gerçeklere varmak kastediliyor ise, farklı yollarla aynı gerçeklere erişilebilmesi mümkündür. - “Aklın yolu birdir” yerine “akıl kullanıldıkça tüm yollar gerçeklere çıkar” daha iyi bir deyiş olabilir (mi?)
“Bir şey gerçekleştirmek isteyen çabuk harekete geçmeli; öyle mi yapsam böyle mi yapsam diye vakit geçirmemeli” (Önce ateş edip sonra nişan almak!)Harekete geçilmek üzere karar verilecek yolun doğruluğundan nasıl böyle çabuk emin olunabilir?Hızlı hareket, yerine ve zamanına göre yararlı / gerekli olabilir. “Hızlı hareket” gibi muğlak bir kavram yerine, “vakit israfına meydan vermeyen hareket” daha anlamlıdır.
Harekete geçmeme kavramı bir anlamda atalet, tembellik gibi bir anlam kazandığına göre böyle yaftalanma korkusu söz konusu olabilir mi?İşleri gerçekten de hızlı yapmak isteyenler, bunu başkalarının gözünde yükselmek gibi bir amaçla birleştirmemeli. Doğru ve hızlı iş, arkasından yücelmeyi de zaten getirir.
“Çalışmaya, daha çok çalışmaya ihtiyacımız var”“Çalışkanlık” ne demektir?Çalışkanlık, "gereğin yapılması" kavramıyla bağlantılıdır. Bu gereği, zamanlama, titizlik ve bu gibi açılardan yerine getirmede gerekenin üzerinde çaba ve titizlik göstermeye çalışkanlık denilebilir.
Çaba harcanan yolun daha doğruya-iyiye-güzele götüreceğinden emin miyiz?Çalışkanlığın koşulsuz olarak övülmesi doğrular kadar yanlışlara da götürebilir. Bıkılmaksızın sorgulanarak doğru olduğundan emin olunduktan sonra yoğun çaba harcamak övülmeye değerdir.
“Erkek adam korkmaz, ağlamaz vb”Korku, hangi hallerde doğru, hangilerinde yanlış bir davranıştır?- Korku, varlığını sürdürme amacına sahip tüm canlıların doğal bir sorun çözme aracıdır. - Doğal rolleri nedeniyle yavrularını koruma içgüdüsü yüksek olan annelerin korkusu yüceltilecek bir davranıştır. - Doğal rolü nedeniyle avcılık yapan erkek de ailenin yiyecek ihtiyacı ve dişisinin korunmasını —ki türünü sürdürmek için ona ihtiyacı var— sağlamak için farklı alanlardaki riskler nedeniyle korkar. - Akılsızlık nedeniyle zarar göreceği bir durumu değerlendiremeyip gereksiz riske atlayanların davranışın adı cesaret değil ahmaklıktır. - Bu tür yararlı korkular dışındaki —çıkar veya diğer nedenlerle doğan— korkular patolojik bir durum olup ve birinciyle karıştırılmamalıdır.
“Geçmişimizle yüzleşmeliyiz!!”Yüzleşme tanımı ve sınırları nedir?Yüzleşme geçmişten ders almak ve ders alındığının ilanı amacıyla yapılan bir öz eleştiri sürecidir. Sınırları, sebep olunan
Yüzleşme, işlenmiş kusurları yok eder mi ya da işlenmemiş kusurları da kabul ettirmek için bir baskı aracına dönüşebilir mi?Bu tür girişimler genellikle bası amacı taşıdığından dolayı, toplumların tarihten ders almalarına yarayabilecek bir sorun çözme aracı kullanılamaz duruma geliyor.
“Sadece iki gömleği olmak: Bayramlık gömlek ve idamlık gömlek!”İdam edilmeye razı olunabilecek kadar doğruluğundan emin olunan fikir nedir?Yaşamını sürdürmek tüm canlıların temel ödevidir. Doğruluğu, yere, zamana ve çeşitli koşullara bağlı fikirler uğruna bu temel ödevden vazgeçilemez.
Bayramlık ve idamlıklar arasında daha ılımlı gömlekler niçin yoktur? Her şey iki kutuptan mı ibarettir?Birçok insanı tutsak etmiş radikal fikirlerin aslında çeşitli gri tonları da vardır ve bu nedenle fikirlere ölmek / öldürmek ölçeğinde bakılamaz .
“Şehir içinde emniyet kemeri takmaya gerek yoktur, çünkü sürat çok düşük!”Saatte 50 km süratle duvara çarpan bir araçta bulunan insanlar ne kadarlık bir kuvvet etkisi altında olurlar? Bu hızdaki bir çarpışmada önemli bir yaralanma olur mu?50 km/s ile duvara çarpan bir araçtaki insanların üzerinde birkaç tonluk bir kuvvet oluşur. Bu kuvvet emniyet kemeriyle emilip azaltılmadıkça bir insanı ezmeye yeterlidir.
Bu bir özgürlük sorunu değil midir? Bir kişi araçta yalnızken, kendi güvenliğinden sorumlu olduğuna göre bu özgürlüğüne müdahale doğru mudur?Bir araçta yalnız seyahat eden kişi, bir kaza anında —emniyet kemeri bağlı değil ise— sadece kendisine zarar vermekle kalmayabilir; emniyet kemerinin önleyebileceği bir çarpma sonunda kontrolü kaybederek araç dışındakilere de zarar verebilir.
“Tarafsız göz her zaman doğru söyler”Tarafsız değerlendiriciler rekabet ortamında nasıl davranır? Tarafsız gözüken kişinin geçmiş değerlendirmelerinin analizi yapılmış mıdır, yapılmışsa burada bir belirgin unsur ön plana çıkmakta mıdır?Tarafsızlık önemlidir. Ama en az onun kadar önemli olanlar, değerlendirme yetisi ve çıkar çelişkisi’nden uzak olunmasıdır.
"Tarafsız göz her zaman doğruyu söyler" Bu söz ile denilmek istenen şey yaşanmış bir olaya dışarıdan bakan ve olayla hiçbir ilgisi olmayan bir insanın, bu olayı en iyi şekilde çözümleyebileceğidir.Acaba olayla ilgisi olmayan bir insan dışarıdan bir olaya baktığında en iyi sonuca kendisi mi varabilir? Olaya tarafsız bir şekilde yaklaşırBir insanın bir olayı sorgulayabilmesi için öncelikle tarafsız olması gereklidir. Fakat bundan da önemlisi sorgulayacak kişinin hayata bakış
Bu ülkeyi sen mi kurtaracaksın?Ülkelerin gidişine yön veren de bireyler değil midir ve bütün tarih de tüm bireylerin yönlendirmelerinin toplamı değil midir?Tarih nitelikli ve kararlı insanların büyük etkiler bıraktığının kanıtıdır. Her insan istemese de topluma az da olsa yön vermek zorundadır.
Bu görüşün psikolojik nedenleri nelerdir ve toplumun tamamında kabulünün sonucu ne olabilir?Görüşün nedeni stresten ve sorumluluktan kaçmak ve böylece vicdanı rahatlatmak olabilir. Genel kabulü halinde toplumsal bir çöküş görülür.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.Ateş olmayan yerden duman çıkamaz mı?Bu zihniyet toplum içinde iftira, yaftalama ve dedikodunun yaygınlaşmasına neden olur. Toplumun huzurunun azalmasına ve kargaşaya sebep olur
Sadece sonuca bakarak bir olayın süreci hakkında karar vermek doğru mudur?Sadece sonucu bilinen bir olayın süreci hakkında kesin hükümlü davranmak yanlıştır.
Çocukların eğitimsizliği bir çok işi arapsaçına dönüştürmektedir.Neden ana-babaları eğitmiyoruz?Ana babaların eğitimsizliği bir çok işi arapsaçına dönüştürmektedir. Ana-babaları eğitici, yerel birimler kurulmalıdır. Ben Trakya'dan sorumluyum.
Herşey eğitim hukuk(!) ile büyük oranda halledilebilir mi?Hukuk,eğitim ve kırsal insanlara inmek. Kırsaldaki insanları eğitmediğiniz müddetçe bir şey olmaz. Ben 4 yıl önce 16 köyde eğitim verdim. 3000 işi
Bize/bana bir şey olmaz.Fay hattına yakın yaşıyoruz. Deprem çantan var mı ? Bu çantanın ne işe yaradığını hiç düşündün mü ?Büyük mega şehirde fay hattına yakın oturan insanların en basit yapılabilecekleri bir tedbiri neden almadıkları?
Somalı işçiler sıcaklık yükseldiği halde içerdeydiler. Bilerek ölümü kimse düşünmezdi. Bize bir şey olmaz diye düşünen kimdi acaba ?Bize bir şey olmaz kalıbı, geçici psikolojik rahatlama sağlasa da hayat böyle değil.
Tarih tekerrürden ibarettir.Bu yargıya varılmasına neden olan koşulların her zaman sağlanacağına nasıl emin olunmuştur?Tarihsel olayların sonuçları, geçmişte yaşanan benzer tarihi bir olayla bağdaştırılabilir, ancak değişen şartlar nedeniyle bambaşka..
Bu yargı, tarihi olaylar ve sonuçları ile ilgili karşılaştırmalar yapılırken, yeterince detaylı bir araştırma yapılmasına engel olmuş mudur?..etkenlerin incelenmeleri gerekir. Böylelikle, tarihsel olaylar kendi dönemlerine özgü farklılıklar ile yorumlanabilirler.
Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmalıdır.Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmalı mıdır ? Dokunulmazlıklar gereksiz ve eşitliğe aykırı bir imtiyaz mıdır ?Dokunulmazlık akp döneminde chp/stk/ medyaca hep gündemdedir.Halbuki1950/60 arasında muhalefet dokunulmazlığın çıkması için savaşmıştır.
Öyle midirDünyada iktidarların muhaliflere adi suç komploları kurmak suretiyle onları yargılayarak mahkum ettirmeleri muhalefeti sindirmesi olağandır
örnek var mı64 de tip millv.çetin altan mitingde söyleyeceklerini önce meclis kürsüsün den söylemek suretiyle suç olmaktan çıkarma yöntemini bulmuşturlütfen her yapılana kötü demek, tersini istemek kalıbı, aslında bize değil muktedirlere yarar. muhalif olacağız diye aptal olmayalım.
Dünyada, araba kazaları, cinayet, uyuşturucu, zina vs gibi her tip suç organize etmek suretiyle önemli liderler bertaraf edilmişlerdir.dünya ve türkiye siyasi tarihini ve olayları kuramsal bazda değil, objektif ve pragmatik bazda okumakta yarar var.
Nükleer bombalar kötüdür.Atılan her nükleer bombanın amacı kötü müdür ? Atılan her nükleer bombanın amacı insanları öldürmek midir ?Nükleer güç yarattığı güçten dolayı olası bir dünya savaşını önler. Hatta Albert Einstein nükleer gücü bilim adına üretmiştir.
Siyasi Partiler’in asli işlevi halkın sorunlarını çözmektir...Halkın sorunlarını kendisi mi yoksa SP mi çözecek?Siyasi Partiler’in temel varlık nedeni (misyon) tanımı için, “halkın sorunlarını çözmesi için uygun ortam yaratmak gibi” bir rol tanımı daha doğrudur. Çünkü toplumu oluşturan kişiler bireysel, kurumsal, kesimsel ya da toplumsal sorunlarını kendi başlarına, dayanışarak ya da çeşitli düzeylerde örgütlenerek çözerler ise demokrasiden söz edilebilir.
Sorunları halk adına SP çözecek ise, halk bazı yetkilerini SP’e devretmelidir. Bunun otokratik rejimlerden farkı nedir?Ülkemizde peryodik olarak sorunların çözülemez duruma gelip sonra da darbelerin gerçekleşmesinde, partilerin kendilerini konumlandırdıkları “halk adına sorun çözme” rolünün önemli payı vardır. İşin garip yanı halkın da sorun çözme amacıyla sahip oldukları hak ve sorumluluklarını partilere devretmeye razı görünmesidir.
TBMM çalışmalarında muhalefet partilerinin önergeleri –genellikle- reddedilir; bunun aksi “gol yemek” olarak nitelenir.Muhalefetten gelen önerilerden bazılarını kabul etmek niçin zafiyet sayılır?Uzlaşma kültürü’nün aksi güce mutlak itaat’tir. Muhalefet ise tanım olarak sınırlı bir gücü ifade eder. Muhalefetin önergesine katılmak güçsüzlüğü ifade edeceği için zafiyet sayılır. Bu nedenle uzlaşma kültürünün inşaına bu basit adımdan başlamak mümkündür.
Muhalefet partilerinin önergeleri çoğunlukla “iktidarı güç durumda bırakma” amacına mı yöneliktir?Uzlaşma kültürü yetmezliği iktidar ya da muhalefet ile sınırlı değildir. Muhalefetin de “gücünü göstermek” amacıyla, içtenlikli bir katkı amacı taşımayan önergelerinin olması mümkündür.
“Milletvekili doknulmazlığı olmamalıdır. Demokrasilerde dokunulmaz kimse olmaz.”Dokunulmazlık kazanmak amacıyla milletvekili olmak isteyenler olabilir mi?Dokunulmazlık için milletvekili olmak isteyecekleri engellemenin yolu, dokunulmazlığa sığınılacak suçların etkili takibidir.
Çeşitli amaçlı suç örgütlerinin düzenleyebilecekleri iftira esaslı bertaraf etme operasyonlarına karşı korumayı sağlayabilecek önlem önermeden, Mv dokunulmazlığının kalkmasını istemek doğru mudur?Milletvekilinin çeşitli komplolara karşı korunmasını sağlamak öncelikli amaç olmalıdır. Adi suçlar (trafik, hırsızlık vb) atfedilerek kolayca bertaraf edilebilecek bir milletvekili temsil görevinin gerektirdiği cesareti gösteremeyebilir.
“Siyasete bulaşmak” ya da tüm sorunlar siyasetçiler yüzündendir...Yurttaşların, siyasette bulaşık işlere bulaşmamış kişileri bir biçimde ayırt etmeleri gerekmez mi? Ayırt etmeyen kitleler, bulaşık işlere müstahak mıdırlar?“İnsanlar ve toplumlar layık olduğu şekilde yönetilirler” sözü, bu ayrımı yap(a)mayanların müstahak sayılması gerektiğini söylüyor.
Başkalarına haksızlık (yolsuzluk)yapanlar mutlaka cezalarını bulur.Yaşadığım dönemde haksızlık (yolsuzluk) yapanlardan kaçı ceza gördü?Hemen hemen hiç biri.
Türkiye Cumhuriyeti, şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun yaşayacaktır. Birileri daima TC yi korur.Son on yıldaki iç ve dış siyasi koşullar bu kanıyı değiştirebilir mi? Gerçekten TC yi koruyacak lider veya kurumlar var mı?On yılda yaşananlar değerlendirilirse, çok kötü bir gidiş olduğu anlaşılır. Birey olarak buna karşı durmak gerekiyor. Kimseye güvenemeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti, şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun yaşayacaktır. Birileri daima TC yi korur.Son on yıldaki iç ve dış siyasi koşullar bu kanıyı değiştirebilir mi? Gerçekten TC yi koruyacak lider veya kurumlar var mı?On yılda yaşananlar değerlendirilirse, çok kötü bir gidiş olduğu anlaşılır. Birey olarak buna karşı durmak gerekiyor. Kimseye güvenemeyiz.
Türk'ün Türk'ten başka dostu yokturÜlkeler arasında dostluk var mıdır?ülkeler arasında dostluk değil çıkarlar vardır. Dolayısıyla dost ülke aramak yerine çıkar ilişkilerini lehte tutmanın yolunu bulmalıdır
Dost ülke varsa neden dosttur?dost vardır diye bir cevap verilecek olsa derinlemesine sorgulamk gerekir ki, aslında dostluk zannedilen ilişkinin çıkar olduğu anlaşılsın
1915’te meydana gelmiş bulunan Ermeni kırımı...1915 yılında bu topraklarda neler oluyordu?http://www.beyaznokta.org.tr/oku.php?id=248 adresindeki belgesel niteliğindeki optikle bakılarak, içinde bulunan zamanın bir imparatorluğun parçalanma ve paylaşılma sürecinin en şiddetli yıllarına rastladığı; Rusların müteaddit işgalleri ve Türklerin bunları püskürtmesi sırasında Ermenilerin çokça yaşadığı topraklarda karşılıklı kanlı olaylar vuku bulduğu ve hayatını kaybeden Ermeniler ve Türkler için ancak toplu olarak üzüntü duymak gerektiği sonucu çıkarılabilir. Doğu’da bunlar olurken –aynı anda- Batı’da (Çanakkale) 250,000 kişi (yalnız Türklerden) hayatını kaybediyordu.
Tarihi dostumuz Almanya, Kore’de uğruna savaştığımız Amerika....ya da tarihi düşmanımız Rusya vb...Almanları niçin “değişmez dost” sayıyoruz? Kore’ye asker göndermemizin nedeni Amerika’ya dostluk gösterisi için mi idi?Almanya ile I Dünya Savaşı’nda müttefik olmamız İngiltere’ye karşı denge oluşturmak içindi. Almanya’nın Osmanlı Devleti yanında yer alması ise Osmanlı’nın, Almanya karşısında yer almasını önlemek ve aynı zamanda Musul petrolleri üzerindeki emellerini gerçekleştirmede basamak yapmak içindi.
Rusya’yı niçin düşman sayıyoruz? Defalarca Doğu Anadolu’yu işgal etmelerinin nedeni Türklere düşmanlık olsun diye midir?Rusya’nın sıcak denizlerle bağlantı kurabilmesi Doğu Anadolu üzerinden Akdeniz’e inmek stratejik çıkarları nedeniyleydi. Bu emelleri düşmanlıkla nitelenmek yerine çıkar ve koz kavramıyla açıklamak daha doğrudur.
Türkiye’yi dış güçler idare ediyor...Dış güçlerin yönet(e)mediği ülkeler varsa, bunu belirleyen ayırıcı özellik ne(ler)dir?Sorun Çözme Kabiliyeti (SÇK) yetersiz bireylerden oluşan toplumların, sorunlarını çözebilen toplumların çeşitli müdahalelerine açıktır.
Türkiye’nin bu “ayırıcı özellik(ler)” açısından durumu nedir ve niçin öyledir?Refah, tüm birey ve toplumların peşinde koştukları bir amaç olduğuna ve her tür refah unsuru da enerji demek olduğuna göre, çeşitli yoğunluklarda enerji sahibi olan toplumların, bunlara ihtiyacı olanlarca rahatsız edilmeleri doğal bir olgudur. Bu rahatsızlıktan korunmanın çaresinin, yüksek SÇK’ne sahip olup İstismara Acık Alan’larını azaltmasıdır.
Türk'ün Türk'ten başka dostu yokturTarih boyunca Türkler kendi arasında hiç savaşmamış mı?Osmanlıya en büyük engellerden bir tanesi bir Türk beyliği olan Karamanoğulları olduğu görülmektedir
Şu an Türki devletler birbirine sıkıntı çıkarmıyor mu?Türk devleti olan Azerbeycan, diğer bir Türk devleti Türkiye'ye vize uygulamaktadır.
Türkiye, Doğu ve Batı arasında köprü görevi görmektedir.Bu özelliğin Türkiye'ye ne tür bir faydası var?Bu özelliğin faydalarının sorgulanması daha iyi kullanılmasını sağlayacaktır.
Bir batı ülkesi olmayan Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmeye çalışması ne kadar doğrudur?Farklılıklarını bile bile başkalarına benzemeye çalışmaktan vazgeçip bunu bir avantaja dönüştürebilir.
ABD ve AB bizim gelişmemizi istemiyorOnların sizi geliştirme mecburiyeti var mı?Onlara rağmen gelişmeyi başarmalıyız
Rekabet denen şeyi biliyor muyuz?Rakiplerim arasında en iyi olmak için çalışmak benim görevim
Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.Türk'ün Türk'ten başka dostu hiç olmamış mıdır?Türkler'in hiç savaşmadığı, her zaman karşılıklı yardımlaşıp dost olduğu ülkeler olduğu gibi (örn: Almanya, Güney Kore) çok nadiren savaşta
(önceki sorunun devamı)bulunduğu ama tarihin çok büyük çoğunluğunda dost olduğu (örn: Araplar, Kürtler vs) uygarlıklar vardır.
Gönüllülük, işi gücü olmayanların işidir.İnsanların kendilerine maddi / manevi yarar sağlayabilecek “işleri güçleri” olabilmesi, herkesin aynı zamanda başkalarına da yarar sağlayabilecek işler yapmalarına bağlı değil midir?Gönüllü hizmetler kişilerin sorun çözme kabiliyetlerini geliştirmede büyük avantaj sağlar. Bu nedenle gelişkin toplumlarda profesyonel kişilerin zamanlarının bir bölümünü secondee olarak ayırıp gönüllü hizmet vermeleri istenir. Gönüllülük, herkesin —özellikle de işi gücü çok olanların— vazgeçilmez ikinci işi olmak zorundadır. Sadece işi gücü olmayanlara terkedilmiş işler topluma yarar değil zarar getirir.
Sallandıracaksın bir kaç kişiyi ortada sorun kalmayacak12 Eylül Uygulamaları hangi sorunumuza çözüm getirdi?baskı ile toplumda sorunlar çözülmez sorunun kaynağı iyi analiz edilmeli ve her kök soruna göre çözüm yolları bulunmalı
Kadınlar mühendis olamaz.Kadınların farklı alanlara ilgileri neden olamaz? Kadınlar istediği mesleği seçemezler mi? Kadınlar makinelere ilgi duyamazlar mı?Kadınların da erkekler gibi farklı alanlara ilgi duyabilirler. Her insan istedikleri mesleği seçebilmelidir. Toplum buna engel olmamalıdır.
Her lider iyidir.Bu lider kime göre iyidir? Başkalarına göre kötü olabilir mi?İyi ve kötü öznel yargılardan biridir. Bu sebeple bir lider topluluktan topluluğa iyi ve ya kötü olabilir.
Son gülen iyi gülerBelirli bir konuda kazanmak söz konusu ise, kazanılan durumu kim belirler?İki insan arasında bir kazanma durumu söz konusu olduğunda, “kazanmak” görecelidir.
Zamanın birçok şeyi değiştirdiği göz önüne alındığında, kazanılan durum değişmez mi?Zamanın birçok karar üzerinde etkisi olduğu kabul edilebilir bir gerçektir.Fakat zaman, kötüyü iyi yapabileceği gibi,iyi de kötü yapabilir.
Kadın sığınma evleri iyidir, şiddet gören kadınlara sahip çıkar...- Şiddet gören tüm kadınlar için yeter sayıda sığınma evi var mı, olabilir mi? - Bir kadın sığınma evine sığındıktan sonra eşiyle tekrar bir araya gelmesi imkanı azalmaz mı? - Kadın sığınma evine sığınınca, erkek bunu kendisine bir meydan okuma olarak görüp daha fazla şiddete yönelebilir mi?- Erkek çocukları ayrıcalıklı yetiştiren annelerin algısı değiştirilebilir. - Eğitim müfredatı kadınları da rol model olarak lanse edebilir. - Sığınma evleri, sorunun ancak çok çok kısa süreli bileşenini çözebilir. Diğer önlemlerin, sorunun diğer bileşenlerini kapsayacak şekilde —bir pastanın dilimleri gibi— tasarımlanması gerekir. Ağrı kesiciler kısa süreli kullanılmalıdır; aksi halde yarar yerine zarar getirebilir.
Kadına şiddete hayır...Kadına şiddet başka sorunlarla ilişiği bulunmayan kendi üzerine kapalı bir sorun mudur?Bu sorulara verilecek cevap, hangi alanlardaki sorunların birleşerek kadına şiddet olgusunu ortaya çıkardığını netleştirebilir. Böylece:Bu alanlardaki şiddetin çok daha yaygın olduğu anlaşılır ve şiddet bir bütün olarak mercek altına alınır.
5. Töreler ile şiddetin ilişkisi nedir?5. Törelerin yaptırım araçlarının doğrudan doğruya şiddete dayalı olduğu ve toplumun yaklaşık %60’ının törelere bağlı olduğu görülür ve töre hukuku yerine evrensel hukukun geçirilmesi yoluna gidilir.
4. Dini inançların, kadını ikinci sınıf gören biçimde “yorumlanması”nın sebepleri nelerdir, nasıl giderilebilir?4. Bu tür yanlış yorumların yalnızca kadına şiddet konusunda değil bambaşka alanlarda da ortaya çıktığı anlaşılarak o alanlarda da düzelmelere yol açılır.
Kadına şiddetin sorumlusu erkeklerdir; erkekler ceza yoluyla caydırılırsa şiddet de önlenir...Şiddet gören kadınların şiddete ortam hazırlayıcı davranışları var mıdır? Bu tür tutum ve davranışların önlenebilmesi mümkün olsa şiddet olayları azalır mı?Kadınlara şiddetin kök nedenlerinin içinde güçsüzün güçlüye -farklı yollarla- uygulayabileceği şiddet türlerinin de etkisi de göz ardı edilmemelidir.
Yasaklar kötüdür, ilkeldir... (“yasaklar yasaklanmalı” söylemi)Yasaklara başvurmada kullanılabilecek yol gösterici bir ilke var mıdır, nedir?Örneğin, “Canlı –insan ve hayvan- yaşamını geri döndürülemez biçimde riske edebilecek kaçınılabilir eylemler doğrudan yasaklanmalı; bunun dışındaki durumlarda daha yumuşak, eğitici, uyarıcı önlemler kullanılmalı” gibisinden bir ilke gerek kural koyucuların gerekse uygulayıcıların işlerini kolaylaştırabilir. Böylelikle, mesela çocukları uyuşturucuya alıştırarak kazanç sağlamayı amaçlamış çetelerin faaliyetlerine sıfır tolerans gösterilmiş olur.
“Şiddet çözüm değildir”3. Peki niçin her yerde —aile içinde, okulda, askerde, sporda, medyada, trafikte vbg— bu kadar yaygın şiddet var?3. Sürekli olarak aksi dile getirilse de şiddet —tatmin düzeyi yüsek— bir sorun çözme aracıdır ve çeşitli şekillerde —filmlar, diziler, rol modellerinin tavırları vbg yollarla— kutsanmaktadır. Bu söylemden vazgeçilerek kaynakları anlaşılmaya çalışılmadığı sürece önüne geçilemez.
2. Şiddetin çözüm olmadığını sürekli söyleyerek şiddet önlenebilir mi?2. Şiddetin ayrıntılı analizine dayanmayan sloganlar, şiddet türlerinin yaygınlaşmasına uygun ortamları daha da azdırabilir. Çünkü nedenlerin ortadan kaldırılmaması, şiddeti —istemeden de olsa— özendirmek, desteklemek anlamına gelir.
1. Her bir şiddet nedeni sadece yasakla yok edilebilir mi; yoksa her biri için ayrı birer Politika Belgesi mi hazırlanmalı?1. Şiddet, farklı kaynaklardan türeyip aynı bir dışavurum biçimlerine bürünür. O halde, ortak nedenler için bir, özgün nedenler için ayrı ayrı olmak üzere Politika Belgeleri’ne ihtiyaç vardır.
Askere giden akıllanır.Bir insanın yaşayacağı olaylar onun kişiliğini ve düşüncelerini ne kadar değiştirebilir?Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur. Askerlik deneyimi kişiyi olgunlaştırır fakat o kişinin düşünce tarzı değişmez.
Evin tüm işini kadın yapar (yapmalı)Tüm işleri kadının sırtına yüklemek ne kadar adil ve mantıklı? Diğer aile bireyleri otururken tüm yükü bir kişinin taşıması ne kadar doğru?O yemeği tüm aile yiyorsa, o evi bütün aile kirletiyorsa herkes eşit iş paylaşımı yaparak yardım etmelidir.
Tüm erkekler futboldan hoşlanmalı ve oynamalıdır.Bu kural konulurken herkesin isteği,bu spora ilgisi soruldu mu? Çocuklar küçüklüklerinden itibaren bu sporu benimsemek zorunda mı?Kişi hangi spor veya sanat dalına ilgi duyuyorsa o dala yönelmeli ve toplum baskısı altında kalmadan o dalda ilerlemelidir.
Bir kişinin özgürlüğü bir başka kişinin özgürlüğünün başladığı yerde biter.Aslında özgürlük diye bir kavramın varoluşu özgürlüğü yoketmekte değil midir?Özgürlük kavramının ortadan kaldırılması durumunda aslında herkesin özgür olabileceği.
Ben kesinlikle(X) 'e karşıyım, inanmıyorum X= feminizm,faşizm, sosyalizm .. vsNeden insanlar gerçekte ne olduklarıyla değil de karşı oldukları ile kendini tanımlar?Karşı oldukları şey bildikleri değil, sandıkları şey olabilir.
X'e karşı olmanın toplumdan kendilerine puan getireceğine mi inanıyorlar?Insanlar bir (başka) düşünceyi destekleyecek cesaret ve birikime sahip olmalıdır.
Kızını dövmeyen dizini döver.İnsan kızını dövmeden eğitemez mi ?Çoğu kadın ebevynleri onu dövmeden başarıya ve saygıya ulaşmıştır.
borç yiğidin kamçısıdır.-borcuna sadık birey mi.-borc olunca daha cok gayret edilir mi.
işsizlik yok iş beğenmeme var.neden halk ömür boyu çalışmak zorunda kalıyor.genç nüfusa rağmen, ekonomik kriz, çarpık eğitim sistemi dolayısıyla, kaynak oluşturmada devlet yetersz olduğu için, bölgesel kalkınma
Tacize/tecavüze uğrayan/uğramış kadın aranıyordur.Kadının istediği gibi giyinmesi onu "aranıyor" sınıfına mı sokuyor ya da bir gece sokakta yalnız başına dolanıyor olması?Toplumun odaklanması gereken tecavüze/tacize uğrayan değil tecavüzcünün ta kendisidir. Kimse her hangi birine aranıyor ifadesiyle yaklaşamaz
Bu durum kadın geç bir saatte bir erkekle dolaşsa değişir miydi?Yanında bir erkeğin olup olmaması bir şey değiştirmez,erkek sahip değildir. Tacizin engellenmesi için gereken saygıdır bir sahip değil.
Erkek evin diregidir.Kadınların çalışmasının bir önemi yok mudur?Kadın erkek eşitliği olduğu için kadının da çalışma hayatında erkek kadar önemi vardır.
Erkekler ağlamaz.Ağlama hangi sebeplerden gerçekleşebilir? Bu sebepler cinsiyete bağlı olarak mı yaşanır? Üzüntü cinsiyetler arasında her zaman farklı mıdır?Ağlama, birçok üzücü sebepten gerçekleşebilir ve herkes aynı sebepleri yaşayabilir. Tepkiler ve geçerli sebepler cinsiyetle sınırlanamaz.
Zaman her şeyin ilacıdır.Zaman geçtikçe insanlar yaşadıkları anıları,hissetikleri duyguları unutabilir mi?Zaman kavramı sürekli değişir, kendini yeniler. İnsanlar zamanla yaşadığı her ne olursa olsun kabullenirler.
İnsanlar yaşadıkları iyi anıları mı yoksa kötü anılarımı daha çabuk unutmak isterler?Toplum düzenine bakıldığında çoğu insan yaşadığı kötü anıları unutmak istemektedir.
yuvayı dişi kuş yaparerkeğin ailedeki görevi sadece maddi ihtiyaçları karşılamak mıdır ?Kadın erkek eşitliği göz önünde bulundurulursa erkeğin de aile kurmada, o aileye özen gösterip huzurlu bir aile olmasında en az kadın kadar
Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.Başarı nedir?Başarının tanımı görecelilik gösterebilir. Kişilerin kendi hayatlarında başarı diye nitelendirdiği şeyler başkaları için başarı niteliğin
Bir erkeğin başarısını beraber olduğu kişi veya ailesinde bulanan bir kadın nasıl etkiler?Bir erkeğin başarılı olabilmesi için her zaman arkasında veya yanında bir kadının varlığı gerekmeyebilir.
''İnek öğrenciler asosyal olur!''İnek öğrenci nedir? Dünya vatandaşı olmak beraberinde asosyalliği getirir mi?Dünya vatandaşı olmak, kendini geliştirmenin farklı yollarını bulmak ''sosyal olmayan'' anlamına gelmez. Asosyallik görecelidir...
Kız evladı öz evladı2. Kız evlatların genel olarak sahip olduğu bazı özellikler mi onları bu silahlandırmadan ustun kiliyor? Eğer durum bu ise, bahsi gecen kız evlatların hepsinde bu özelliklerin var olduğu öte yanda erkek evlatların ise hiçbirinin bu özellikleri barındırmadığı mı söyleniyor?2. Erkek evladın bir sure sonra bu vefalı ve evcil olma, sürekli ailesinin yanında olma ve onlara beklentileri dahilinde göz kulak olma gibi durumlardan uzaklaşıp kendi hayatını yaşamak konusunda kız evlatlara kıyasla daha cesur olması ve davranışlarına bu cesaretle yon vermesi toplumumuzca bu kalıpta eleştirilmiştir. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, her kızın veya her erkeğin birbirleriyle ayni düşünce yapısına veya ayni karaktere sahip olmadığı ve insanların karakterlerindeki bu farklılıkların ister istemez aile ilişkilerine de yansıyacağı ve bu alanda da önemli farklılıklar yaratacağıdır.
1. O halde bu cümlede varsayılan durum bütün kız ve erkek evlatların kendi aralarında ayni özelliklere sahip olmaları ve dolayısıyla aile ilişkilerinde de her zaman ayni tutumu sergiledikleri midir ki toplum olarak böyle keskin bir genelleme yapabiliyoruz?1. Yasamakta olan her kız ailelerine karşı ayni çizgi üstünde ve erkeklerden daha vefalı davranacak veya ailelerine karşı, karşı cinslerinden daha buyuk bir düşkünlük sergileyecek şeklinde bir genelleme yapmak çok yanlıştır. Her erkek ailesine karşı bu yerleşik kalıpta eleştirilmekte olan cesur, yaşamaya açık tutumun aynısını sergilemek zorunda olmadığı gibi her kızda aile ilişkilerinde bu kadar özenli olacak diye bir kaide yoktur.
Ülkemizde reşit olma yaşı 18neden 18 yaşından itibaren reşit oluyoruzEhliyetten tutun askerliğe kadar birçok olay reşit olmakla başlar. Fakat bunların hepsini 18 yaşını doldurunca değil zamanı geldikçe yapılır
başka ülkelerde reşit olma yaşı kaçtırbu konuda başka ülkelerede bakılıp örnek alınmalı her ülkede neden 18 değil de 16
inanmak başarmanın yarısıdırbaşarı nedir? kime göre başarı başarıdır? inanç bir işi bitirmemizde yarı etken midir?bir işe başlamadan önce ona gerçekten inanırsak bile olmayabilir ister çalışalım ister inanalım bazen yetmeyebilir
Erkek evin diregidir.Bu durumda calisan kadinin hakki yenmiyor mu peki?Calisan kadinin elde ettigi ekonomik guc erkege muhtacligi azaltip, evin reisinin sadece erkek olmadigi bakisi ortaya cikabilir.
Kaderde ne varsa o olur.Kader tam olarak nedir? Kaderi belirleyen şey bizim yaptığımız seçimler değil midir? Neden yanlızca kötü olaylar kaderle yorumlanıyor?Başa gelen kötü olayların sebepleri bir inancla değil, yapılmış yanlış seçimlerle yorumlanırdı.
Ne ekersen onu biçersin.Yapılan davranışın cezasının yeteri kadar büyük olduğuna nasıl karar veriliyor?İyilik çıkar amaçlı yapılmazdı.
Kadın sürücüler düzgün park edemezler.Park etmek deneyimle ilgili ise, deneyim cinsiyetle ne kadar alakalıdır?Cinsiyetleri ayrıştırmak yerine, sürücü kurslarında daha fazla park pratiği yapılmalıdır.
Hatasız kul olmaz.Hatalarımızın affedilebilirliğini arttırmak için mi buna inanıyoruz ?İnsanlar bu düşünceye sığınmaktan vazgeçer ve hayatlarının her alanında daha az hata yapmaya çalışır.
Bu inanış bireyin yada toplumun mükemmele ulaşması konusunda bir engel midir?Mükemmeliyetçilik artar, bireysel ve toplumsal anlamda başarı getirir.
"Eski köpeğe yeni numaralar öğretemezsin"Toplum için değişim açısından yaşlı insanların katkısı neler olabilir?Sürekli güncel kalabilen yaşlılar vardır. Onların, ezbere bellemek yerine deneyim süzgecinden geçirerek öğrenmeleri, değişimi kabul etmelerine engel gibi görünür. Güncel kalabilen yaşlılar toplumdaki sağlıklı değişimlerin öncüleridir.
Önemli olan kazanmak değil, katılmaktı.Kazanma isteği bir yarışmaya katılmanın nedeni değil midir? Sadece katılmak, yarışmanın asıl amacından nasıl daha önemli olabilir?İnsan kazanma hırsına sahip bir canlıdır. Ancak herkesin kazanma şansı olmayabilir. Bu cümle başarısızlığı örten bir avutma ifadesidir.
Yarışmaya katılabilmek gereken katılım koşullarını sağlayabilmek, kazanmak belli bir yeti gösterebilmek ise katılmak nasıl daha önemlidir?Kazanmak için daha çok çaba gösterilmeli, asıl önemli olana ulaşabilmek için daha iyisi yapılmalıdır.
'Buyuklerimi saymak, kucuklerimi sevmek..'Kucuklerimizi saysak(onları dikkatle dinleyip ne dediklerini daha iyi anlamaya calıssak) 21. yuzyılın bireyinin yetismesini kolaylastırmıs olur muyuz? Buyuklerimizi daha az saysak ama daha cok sevsek(cok yasayarak topluma yuk olan dinazorlar degil de, eglenceli ve bilge arkadaslar gibi) hayatımız daha renkli olabilir mi?Cocukluktan itibaren adam/insan yerine konularak davranılan cocuklar ergenlik cagına geldiklerinde insan olmanın gereklerine daha kolay adapte olabiliyorlar(genellikle). Gelismis batı toplumlarında cocukların daha sakin ve kendi islerini gorur olmaları/ harclıklarını cıkartmak icin calısmaları vb. bu ana bakıs farkından ileri geliyor olabilir. Buna göre: 'Kucuklerimi saymak, buyuklerimi sevmek' daha doğrudur.
İnsanın arkadaş çevresi geniş olmalıdır.Arkadaş sayısı mı yoksa samimiyeti ve güvenilirliği mi daha önemlidir?Arkadaşların yakınlık derecesi de en az sayısı kadar önemlidir.
"Babasının oğlu"Erkek çocukların karakterlerinin oluşmasında babaları daha mı çok etkilidir?Erkek çocuklar babalarını rol model olarak görüp örnek alabilirler; ancak anne ile erkek çocuk arasındaki etkileşim de hiçe sayılmamalıdır.
Babasının oğlu lafı, babaları dolayısıyla erkekleri yüceltmek için mi söylenir?Erkek çocuk iyi bir eylemde bulunduğunda ya da doğru bir hareket yaptığında söylenen bu söz, babayı yüceltirken anneyi göz ardı ediyor.
2. "itaatkar" bir toplumda, bu saygı ve gönül borcu, öğrenciler için altına sığınılacak bir şemsiyeye, bazı hocalar için de öğrencileri avuçlarının içinde hissetmeye dönüşmez mi?2. Böylece biat, itaat, hipokrat üçlemesi kırılabilirdi.
"... Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın ...." (Hipokrat yemini)1. Bu yemin hocaların hep doğru, iyi ve güzel şeyler yapacağı varsayımına dayanmış gibi, aradaki bulanık durumları atlamış olmuyor mu?1. "Hocalara duyulan saygı ve gönül borcunun korunması" sözünün istismara açık alan olduğu anlaşılabilirdi.
Çocuk okula x yaş civarı başlamalıdır.Çocuğun okula/yuvaya başlama yaşından çok daha önemli etkenler var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? Veya çocuk kendi özelliklerine göre "en uygun yaşta" okula başlamış olsa da öğrenme merakını yok edecek "kalıp" programlar, eğitim yaşına karşı çıkan kaç kişi tarafından sorgulanmaktadır?Çocukların okul öncesi ailede, yuvada ve nihayet okulda her bir ortamın "kendi paralel mutlak doğruları" ile koşullandırılmaya çalışıldığı ortaya çıkabilir ve buna göre programlar her çocuğun ihtiyacı ve öğrenme merakına göre düzenlenebilir, mutlu bireyler yetişmesi sağlanabilirdi.
Dindar insanlar toplumun ahlaklı bireyleridir.Toplumda yaygın bir ezber olan ahlaklı olmanın dindar olma koşulu şu sorularla sorgulanabilir: -Ahlak nedir? -Din ve ahlak arasındaki ilişki nedir? -Dini yaptırımlar bireylerde saf ve toplumun değişimlerine ayak uyduran bir ahlak anlayışı oluşturabilir mi?Ahlak en genel anlamıyla doğru ve yanlışın ne olduğunun belirlenmesidir. Bu kavramın bu kadar genel olmasından dolayı dini, felsefi, seküler topluluklar tarafından neyin yanlış ve doğru olduğunu belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda din ve ahlak arasındaki ilişkisi sorgulandığında bunun sadece kurallardan ibaret olduğu ortaya çıkacaktır. Dini kurallar toplumda nasıl davranılacağını göstererek "ahlaklı" fakat ortaya çıkan durumlar üzerinde düşünmekten kaçınan bireyler ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle dindar bir insan gerçekten ahlaklı bir birey olup olmadığı sorunsalı ortaya çıkmaktadır. Ahlak belli kalıplara sığdıralamayacak kadar derin bir konu olduğundan ve toplumdaki her değişiklik ve yenilikten etkilenmesinden dolayı dini kurallara bağlı bir ahlakın sürekli bir devinim içinde olan toplumsal yapıya uymayacağı gibi bir bakış açısı ortaya çıkmaktadır.
Allah iyileri sever.Allah'ın kimi sevip sevmeyeceği bilinebilir mi?Severse neye göre seveceği,sevmezse neye göre sevmeyeceği ile ilgili kesin bir kural varmıdırAli İmran suresi 148.ayette de bahsedildiği gibi "Allah,güzel davrananları sever"Ancak yinede Allah'ın kimi sevip sevemeyeceğine karışılamaz
Akıl ve sezgi birbirine karıştırılmamalıdır. Birisi bilimin diğeri ise inanç alanının aracıdır…Akıl da sezgi de canlıların yadsınamaz birer yeteneği ise, bunlar arasında bir etkileşim aramak , bunları birbirinden yalıtmaktan daha doğru değil mi?- Keşif ve icatların çoğunluğu akıl-sezgi etkileşiminden doğmuştur. - Bu etkileşimin varlığı reddedilmez ve yönetilebilirse, toplumdaki laik-dindar çatışması, bir gelişim sürecine dönüştürülebilir.
Çocuğa küçük yaşlardan başlayarak dini eğitim verilmelidir. (“Ağaç yaş iken eğilir”)Din kitabının ne söylediğini anlamdıramadan ezberlemek çocuğun gelişimine, topluma ve insanlık ailesine ne gibi katkılar yapar?Israrlı biçimde “aklın işletimesini” emreden bir dinin, akıl devreden çıkarılarak ezberletilmesi din aleyhine ve de çelişkili bir tutumdur. Bu yolla ancak dinini bilmeyen ve din felsefesini öğrenme yolunda da soğuk duran erişkinler yetiştirilmiş olur.
Bu yolla çocukların koşullandırılarak, dini öğretileri ancak kendilerine öğretilen kalıplardan ibaret saymaları riski var mıdır?- Çocuk ahlak kurallarını ailede ve toplumun rol modeli kişiliklerinde görerek öğrenmesi ve bunun dini öğretideki uzantılarını kişiliği geliştikten sonra tanıması daha kalıcı ve üretken sonuçlar doğurabilir. - Çocuk adına seçim yapıldığında, bu seçim kendi ahlakına ve o dine yararı olmayabilir.
Din’in, bazı ritüellerin (şekli uygulamalar) yerine getirilmekten ibaret görülmesi...Bir dinin gelişkinliği ile o dine mensup olanların gelişkinliği niçin paralel olmayabiliyor? Bunda, dini ritüellerden ibaret saymanın rolü olabilir mi?Din, ahlak bütünlüğü sağlamada bir rehberdir. Ahlak bütünlüğü ise ancak aklı işletmekle (=sorgulayarak düşünmek) mümkündür; onu gereksizleştirecek şekilde ritüellere ağırlık vermek dinin bu işlevine zarar verir.
Buna göre, bir dinin olmazsa olmazları sayılabilecek az sayıda ve herkes tarafından kolay anlaşılabilecek maksimler ortaya koymak gerekmez mi? Müslümanlığın, hristiyanlığın, museviliğin maksimleri nelerdir?- Müslüman’ı Mümin seviyesine yükselten üç temel davranış özelliği (İman, İbadet ve Salih Amel) bir arada ve aynı önem derecesinde edinilmiş olmalıdır. - “İman ettim ve ibadetimi eksiksiz yapıyorum” demek, -Salih Amel ayağı gelişmemişse- Mümin olmaya yetmemektedir. Doğa’nın en gelişmiş varlığı insan için, doğa’nın bütün unsurlarına karşı hoyratlıktan uzak; saygı ve sevgi temelinde şekillenmiş tutum ve davranışlarla tamamlanması gerekir. - Nitekim, ilk ikisinin özümsenmişliği üçüncü’nün oluşumunu kaçınılmaz kılması beklenir. O oluşmuyor, güdük kalıyorsa; ilk ikisinin şekli seviyenin ötesine çıkamamış olduğuna işaret kabul edilir. - Bu ilkelerin, sokaktaki insanın gündelik yaşamında kolayca yorumlayıp aklında tutabileceği az sayıda somut performans ölçütü (metrik) şeklinde ifade edilmesi çok yararlı olur.
Mesleki yeminler (örn. milletvekilliği, hekimlik, avukatlık vd yeminler) o mesleğin icraında olumlu etki yapar...Yeminleri denetleyecek toplum örgütlenmesindeki yetersizlik ile yeminlere uyma duyarlık / duyarsızlık dağılımı arasında paralellik var mıdır?İstenilen etkiyi sağlayacak olan yeminler (etik güvence) kadar, toplumun bu tür sorun çözme araçlarına verdiği önem de belirleyicidir. Toplum önemli görmezse çok etkili bir araç işe yaramayabilir. Bir terör türü haline gelmiş bulunan trafik kazaları için geliştirilen SÖZ Kampanyası’nın toplumun önemsemeyişi nedeniyle etki yapmayışı bir örnektir. Toplum duyarlığı birincil belirleyicidir.
Ahlak kavramının elle tutulur karşılığının —örn. moral integrity gibi— net olmayışı ile duyarsızlık ilgili olabilir mi?Ahlak’a yüklenen cinsel ağırlık, bunun dışındaki konular için ahlaksızlık nitelemesini yersiz görmektedir. Bu durumda yeminlerin tutulup tutulmayışını ahlakla bağdaştırmamakta, en fazla –son zamanların moda deyimiyle- “etik” bulmamaktadır. Yabancı kökenli ve ahlak anlamına gelen bu söz Türkçede basit kabahat gibi algılanıyor. Ortak Kavram Tabanı eksiği burada da ortaya çıkıyor.
“Biz inananlar”İnsanların inançları iç dünyalarının ürünü olduğuna göre, onları inançlı-inançsız olarak kategorize etmek, bir kişi, kurum ya da kesimin işlevi olabilir mi?İnançların —kanıtlanması güç soyut söylemler yerine— ahlaki alandaki tutum ve davranışlara yansıtılması yoluna gidilirse bireysel inançlar kimseyi baskı altına almadan özgürce yaşanabilir.
Bir toplumu sömürmek için parçalamak gerekiyor. Bu söylem, bu amaca hizmet ediyor olabilir mi?Bir toplum en kolay şekilde “inançlar” sömürülerek ayrıştırılabilir. Çünkü kanıtlanması imkanı olmadığı için yaftalama kafidir. Ayrıştırma ise, parçalama, sömürme de dahil her amaçla kullanılabilir.
“Dindar olunmadan ahlaklı olunamaz!”Ahlak ne demektir? Dindar, dinsiz, ateist, agnostik, inançlı ne demektir? Bu kavramların çeşitli kombinezonları olabilir mi?- Dinlerin amacı, insanoğlunun, nereden gelip nereye gittiği, yaşamı boyunca yaptıklarının bir hesabının olup olmadığı vbg konulardaki meraklarını gidermeye yönelik sorulara verilebilecek birbiriyle uzlaşmaz cevapların yaratabileceği kaosu önlemek amacına yönelik olup, her soru ve cevaplarının ait oldukları kategorilerin ayrı birer ahlakı —ticaret ahlakı, cinsel ahlak, bilim ahlakı, güven ahlakı, emin olma ahlakı, beslenme ahlakı, dayanışma ahlakı, süslenme ahlakı vd- vardır.
Her dinin, her mezhebin ‘öğrettiği’ ahlak kuralları aynı mıdır? Değilse niçin?Dinlerin farklılaşmış yorumlarının (mezhep) ortaya çıkma nedeni, olası soruların farklı cevaplarının olmasıdır. Bu nedenle dini öğretilerin temel cevapları en az nizaya yol açabilecek “az sayıda temel ilkede birleşmek” olmalıdır.
“İnançlar sorgulanamaz”İnançlar sorgulanırsa değerinden kaybeder mi? Bu bağlamda taklidi ve tahkiki iman nedir ?- İnancın makbul olanı “tahkiki” (sorgulamaya dayalı) olandır. Sorgulanamaz inanç kolayca yozlaşabilir . - Sorgulama (tahkik) bilincini alan çocuklar, ileriki yaşlarında önlerine çıkan hiçbir şeye körü körüne inanmaz, her şeyi sorgular.
“Toplumumuzun % 99’u Müslüman’dır; (dolayısıyla geri kalan %1’lik kesimin pratik bir önemi yoktur)”Müslüman, İslam dininin (inanç, ahlak ve muamelat’a ait) gereklerini eksiksiz yerine getiren kişilerle, bu üçlünün zorunlu (inanç) gereklerini yerine getirenler arasındakilerin tümüne deniliyor ise, bunlardan sadece muamelat gibi çok geniş bir alanı kapsayan konular için bir genelleme yapılabilir mi?Bu durumda şu ihtimaller ve bu ihtimalleri savunan kesimler ortaya çıkarak durup dururken bir çok parçalı sürtüşme ortamı doğar: a. İslam dininin emirlerinin ne kadarını yerine getirdiği belli olmayan milyonlarca kişi için Müslüman tanımı –hangi yetkiye dayalı olduğu belirsiz bir şekilde- yumuşatılmıştır ve/ya b. Bir başka din ya da mezhebin yaygınlaştırılması için Müslüman tanımı sulandırılmakta ya da sulandırma amaçlarına bilerek / bilmeyerek hizmet edilmektedir ve/ya c. Müslüman tanımında bir gevşetme söz konusu değildir, ama bu söylem yoluyla farklı inançlara sahip olanlar İslamiyete sevkedilmeye çalışılmaktadır ve/ya d. Gerçekte bir gevşetme yoktur, ama Müslüman kimliği herhangi bir amaç için kullanılmak üzere kalabalık gösterilmektedir ve/ya e. Herhangi başka bir olasılık.
Çoğulcu demokrasinin en temel ilkesi olan azınlık haklarının gözetimi bu durumda çiğnenmiş olmaz mı?Bu toptancı söylem, çoğulcu demokrasinin pratik olarak reddi anlamına gelir.
İnanç gibi ölçümü imkansız bir konudaki bu kalıp, sahte (görüntüye dayalı) dindarlığı özendirirken, bir yandan da inançlı ama bunu sergilemeyen insanların mağduriyetine yol açmaz mı?- Anadolu toprakları tarih boyunca, iç ve/ya dış istismarlar sonucu doğan din temelli çatışmalar sonunda parçalanmış; ancak Cumhuriyetin kurulmasıyla sağlanan siyasi birlik, bu parçalanmayı durdurmuştur. - Müslümanlığın –ve diğer inançların- çaba harcamadan doğuştan gelen, sıradan birer nitelik olduğu inancının oluşmasına uygun ortam oluşur.
Bir insanda Allah korkusu olması gerekir. Çünkü Allah korkusuna sahip olmayanların iyi insan olması mümkün değildir.Korku, iyi insan olmayı mı, yoksa sadece korkmayı mı sağlamaktadır? Sizce korkuyu üzerinden atabilenlerin iyi insan olma şansı yok mudur? Doğru insan olmak için Allah korkusuna sahip olmak şart ise, nasıl oluyor da, birçok ateist çok iyi insan olarak tanınmaktadır?Doğru insan olmak ile Allah korkusu arasında bir korelasyon olmadığı, söz konusu kalıbın yanlış ezber olduğu anlaşılabilecektir.
iyi insanlar cennete gider.İyi insanın tanımı nedir Cennet neresidir? cennet var mıdır ? Cennete girebilmenin koşulları net bir biçimde tanımlanmış mıdır ?İyi insanı tanımlayan evrensel bir kriterler listesi yoktur, " temel değerler "dışında, iyi insan tanımı, toplumdan topluma değişebilir.
Peygamberler günah işlemez.Peygamberlerde bizim gibi insandı günah işlemek ise insanın doğasında var olan bir şey peygamberlerin bizden olan farkı neydi?Peygamberlerin günah işlemeyeceğine dair evrensel kriterler yoktur. Günah kavramı ise herkese göre değişebilir , onlarda birer insandır.
Resmi olarak evlenmeden önce bir erkek ve bir kadının aynı evde yaşaması ahlaksız bir davranıştır.Bu davranışın ahlaksız olarak kabul edilmesi neye dayanır, dini inanç veya mahallesi baskısının etkisi ne kadardır?Dini bir sorumluluk ve mahalle baskısı altında olunmasaydı, bu konudaki tavır ve düşünceler çok değişirdi.
Evlilik öncesi aynı evde yaşamanın avantajları veya dezavantajları neler olabilir.İki kişinin birbirini,ev hali dahil, tamamen tanımadan evliliğin sorumluluğu altına girmeleri hayal kırıcı sonuçlar getirebilir.
X inancındaki herkes terörist/yalancı/kötü vs. insandır.Bu X inancının ne kadar mensubu vardır? Tanınması için büyük bir inanan kitlesi varsa bu kitlenin ne kadarı terörist/yalancı/kötü insandır?Bir inancın tanınması için mensubu göz önünde bulundurulur bir kitle olmalıdır ve hemen hepsi kötü değilse asla genel bir yargıya varamayız.
Bu inancın çoğunluğu kötü bile olsa, kötülük insanların kararı değil midir? Bütün insanları bazılarından yola çıkıp nasıl yargılayabiliriz?Eğer bir inancın mensubu 1 insan bile kötü değilse o inanca kötü insan inancı diyemeyiz, çünkü kötülük/yalancılık vs. kişisel bir karardır.
Bu ülkede biz köylü ve çiftçiler ayrı dünyaların insanıyız.Ey Türk gençleri, aydınları, zenginleri varmısınız her türlü etkinlikleri kocaman kentlerde değil köylerde başlatmaya?Biz üreterek yaşamaya bakalım. Bizim dışımızdakilerin zaten bizimle alakaları yok.
Her türde fikir üretenler maddi ödüllendirilmedikleri veya böyle bir sistem yaratılmadığı müddetçe bu ülkede ilerleme nasıl olacaktır?Fikir üretenler en değerlidirler. Fikir olmadan bir şey ortaya çıkmaz. Öğretmen olarak değerli kılınmadığım müddetçe hiçbir şey değerli olmaz.
Din, ahlakın temelini oluşturur.(1) Ahlakı din'e bağlamak,ahlakı zedeleleyip onun safiyetini bozmaz mı? (2) Ahlaklı ateist olmaz mı?Din'e dayanarak saf bir ahlak anlayışı olamaz. Bir baskı sonucu ahlaklı olunmak söz konusudur ki bu da gerçek ahlakı yansıtmaz.
trafik kazaları eğitim eksikliğindendir, o halde okullara trafik dersi konarak bu sorun çözülebilirBir davranışın gösterilmemesi bilgisizlikten midir?Bilgisizlikten değildir. Bu iş sanıldığından daha derin nedenlere dayanmaktadır.
Hangi sorun ders konarak çözülmüştür?Neredeyse hiç bir sorunu dersle çözemedik. Hatta matematiği bile ders ile öğretemiyoruz. O halde başka yöntemler bulmalıyız.
Amerikalıların çoğu çok aptaldırPISA testi sonuçlarına göre Amerikalı öğrencilerle Türk öğrenciler arasındaki seviye farkı nedir?Amerikalılar matematik-mantık, bilim ve kendi dilinde okuduğunu anlama alanlarında Türkiye'den daha başarılıdırlar.
Zeka=IQ3. IQ testleri gerçekten neyi ölçer? Testi genç yaşta yapan deneklerin sürekli olarak yanlış yaptığı, belli yaşların üstündekilerin ise doğru yaptığı sorular bulunmaktadır. Bunlar, IQ testlerinin ister istemez bilgiyi de ölçtüklerini göstermektedir. Acaba bilgi ile zeka arasında da bir ilişki olabilir mi?3. IQ testleri bir dizi bilişsel hüneri ölçmeye dayalı olarak hazırlanmaktadır.
2. Zekanın tanımı tam olarak yapılabilmiş midir; tanımlanamayan şey gerçekten ölçülebilir mi?2. Zekanın bugün bile tam olarak tanımı yapılamamaktadır. Tanımlanamayan şeyin ölçülmesi de mümkün değildir.
1. IQ testleri nasıl ortaya çıkmıştır?1. IQ testleri okullarının gerisindeki çocukları tespit etmek amacıyla ortaya çıkmıştır.
Ataturk bizim kurtaricimizdir.Ataturk'un gosterdigi yön hangisidir? Ataturk gerceken neyi temsil ediyor?Tek adam ve kurtarici arayislari yerine, gosterdigi yolun ezberlenmesi yerine gercekten anlasilmasi olabilirdi.
Nicin yuvalarda ataturk şiirleri ezberletilir?Ezberletmek yerine mesela özgurluklerin ne demek oldugunu küçük bir cocuga eglenceli orneklerle anlatilabilirdi.
Başarının yolu ünlü okullarda okumaktan geçer....“Başarılı olarak nitelenen kişiler”in okul geçmişleri hakkında neler biliyoruz?Türkiye’nin başarılı insanlarının okul ya da ünlü okullarla çok da ilintili olmadığı biliniyor. Benzer duruma diğer ülkelerde de rastlanıyor. Steve Jobs, Bill Gates, Albert Einstein gibi kişilerin okul eğitiminde pek başarılı olmadıkları da biliniyor.
Söz konusu “ün” çeşitli biçimlerde —zenginlere para ile diploma verilmesi, bilim ve teknolojide önder olma, mezunlarının, aralarında güçlü ağlar oluşturup birbirlerini kollamaları gibi— elde edilmiş olabilir mi?Başarı ve ün, gerek Türkiye gerekse diğer ülkelerde iki uç anlama da gelebilmektedir. Çok para kazanmanın ve çeşitli yollarla bunu sürdürmenin başarı ve ün sayılması yanında, topluma ve insanlık ailesine katkı ve zorluklarla başaçıkma da bazen başarı ve ün sayılmaktadır. Söz konusu kalıp, başarı ve ün kavramlarıyla kastedilenlerin netleştirilmesiyle bir anlam kazanır.
Beden eğitimi dersi müfredatının değişmez konularından birisi de takla’dır...Takla eğlenceden başka bir işe de yarar mı?İnsanın büyükçe bir kinetik enerji kazandığı hallerde — koşma, yüksekten atlama gibi—, bir yere çarpması halinde kazanmış olduğu kinetik enerji, bedeninde ezilme ve kırılma yoluyla harcanarak ona zarar vererek sıfırlanır. Bu enerjiyi yuvarlanma enerjisine çevirme becerisi kazanmış olanlar, bedene zarar verebilecek bu enerjinin bir bölümünü yuvarlanma enerjisine çevirerek bedenini koruyabilir. Takla bu amaçla yapılan bir egzersizdir.
Bir çemberin çevresi, çapının π (pi) katıdır..π nereden çıkmıştır? Şekli niye öyledir?İlk defa M.Ö. 950 yıllarında bir tapınak inşaatında π=3 olarak kullanıldığı biliniyor. Pratikte çember veya çember yaylarının kullanıldığı her yerde, çemberin çapı ile çevre uzunluğu veya alanı arasındaki bağlantının hesaplanması gerektiğinde bu sayıya yakın bir sabit ortaya çıkmıştır. Daha sonraları daha doğru olarak hesaplanan bu sabit sayı, bir çemberin çevresinin çapına oranı olarak tanımlanabilir. Yunan alfabesindeki π harfi (perimeter=çevre) anlamına gelse de pi sayısını göstermek için kullanılır.
Bu sihirli bir sayı gibi gökten mi inmiştir; birisi buldu ise kimdir?Bir merkez etrafında çizilen ne varsa, orada mutlaka çevre/çap sabit oranı π olduğu için bu denli çok kullanılır. π sabitini ilk defa Archimedes kullanmış, fakat tam değeri yerine 3 10/71 ila 3 1/7 arasında bir değeri olduğunu hesaplamıştır. 16ncı yy’dan itibaren ise, π ‘nin hesaplanmasında sonsuz serilere dayalı devrimci hesaplama yöntemleri, Mādhava of Sañgamāgrama, Isaac Newton, Leonhard Euler, Carl Friedrich Gauss, ve Srinivasa Ramanujan gibi matematikçilerce kullanılmıştır.
Bir çemberin çevresi, çapının π (pi) katıdır...π benzeri başkaları da var mıdır? Onlar nereden ve ne amaçla çıkıyor?Benzer şekilde çok sayıda sabit sayı var olup her biri farklı amaçlarla kullanılmaktadır (Bkz Liste). Bütün bunların bilinmesi, öğrenciler için ezbere belleme konusu olan matematiğin daha iyi anlaşılıp yaşam içinde daha etkili kullanımına yol açar.
Bir çocuk fen ve matematikte başarılı ise mühendis, değilse sosyal bilim alanlarından birisine gitmeli...Mantığın en çok gerektiği alan mühendislik mi hukuk mu?Sosyal bilim alanları, formüle edilmiş doğruların daha çok kullanıldığı fen alanlarına göre mantığa daha çok ihtiyaç duyar. Dolayısıyla hukuk alanı, mantıklı akıl yürütmenin en çok gereksinildiği alandır.
Bir bilgisayar programı bir mühendisin işinin ne kadarını, bir hukukçunun işinin ne kadarını yapabilir?- Bilgisayar programlarının mühendislikteki akıl yürütmelerin çoğunu yapabilirken ancak pek basit hukuki yargılarda bulunabildiği bir gerçektir. - İyi bir çözüm herkesin fen, mantık ve matematiği iyi öğrenip ondan sonra herhangi bir dalı (fen veya sosyal) seçmesidir.
Bir dik üçgende, iki dik kenarı birleştiren kenara hipotenüs denilir...Hipotenüs ne demektir? O kenara niçin hipotenüs denilir?Latince hypo (alttan) ve tēnūsa (gerilmiş) sözcüklerinden türetilmiştir. İki dik kenarın uçları arasına gerili anlamındadır. Bunun bilinmesi en azından merak doğurur ve kullanılan her sözcüğün gerçek anlamının merak edilmesini çağırır. Bu ise kendini ifade etmeyi güçlendirir.
Bir eğri’nin bir noktasındaki eğimine türev denilir...Türeyen nedir? Nereden türüyor? Türeyip de ne oluyor?Türev kavramıyla, bir y=f(x) eğrisinin herhangi bir noktasındaki x’in değişiminden, y’de ne kadar değişim türettiği anlaşılır. Böylece, çeşitli yaşam alanınlarında rastlanan değişimlerin hangi eğimle (hızla) türediği, o olayları temsil eden fonksiyonların türevleri demek olduğu net olarak anlaşılabilir.
İkinci dereceden türev neye yarar?Bir noktadaki değişim hızının (türev) giderek azalmak ya da artmakta olduğunu gösteren ikinci derece türevi, beklenti tahminleri yapılmasında yardımcı olur. Çeşitli fonksiyon türlerinin türevlerinin nasıl hesaplandığının ezbere belletilmesi ise, yaşamı içine hesap-kitap girmemiş yüksek öğrenimli kitleler yetişmesine yol açar.
Bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 derecedir.- Açıları toplamı 180’den farklı bir üçgen olabilir mi? Nasıl?Açıları toplamı 180 derece olan üçgenler ancak düzlem üzerine çizili olanlar olduğuna, düzlem ise ancak hipotetik olarak mevcut olup gerçek yaşamda karşılığı pek güç bulunabilecek bir yüzey olduğuna göre, çeşitli yüzeyler üzerine çizili üçgenlerin açılarının toplamları da 180 olmayacaktır.
Bütüncül tarih yerine kronoloji öğretimi...Tarih sırasıyla meydana geldiği öğrenilen her olay için: Bu olay diğer olaylardan bağımsız olarak mı meydana gelmiştir?Her olayın ardında, onu güden az sayıda temel etken —askerlik, diplomasi, keşifler, icatlar, sanat, bilim, iklim değişiklikleri, göçler gibi— vardır. Temel etkenlerdeki değişimleri ve aralarındaki etkileşimleri irdelemek, tarih sürecini iyi anlamaya ve gelecek için sonuçlar çıkarabilmeye yarar.
Çocukları kendi aralarında rekabete sokarsak daha başarılı olurlar... Veya Çan eğrisi (uygulaması) eğitimin kalitesini yükseltir...Rekabet bazen yıkıcı olabilir mi? Hangi hallerde yapıcıdır? Rekabette öne çıkmayı amaç edinerek yetişen çocuklar, ileride nasıl etik davranabilirler?Sınav başarımının rekabete konu olmadığı bir ortamda yetişen çocuklar öğrenme meraklarını kaybetmeden, yetenekleri doğrultusunda kendilerini geliştirirler ve birbirini ezerek öne geçmeye çalışmayan bireyler olarak toplumsal yaşama katılabilirler.
Kültürel doğası rekabetçi olmayan toplumlarda bu yöntemin olumlu olup olmayacağı hakkında bir bilgi var mı?Üniversiteler arası farkları gözeten ancak kolektif tembelliğe prim vermeyen, ama rekabetçiliği de koruyan bir notlandırma sistemi mümkündür.
En iyi öğrenme tekrar yoluyla koşullandırarak sağlanabilir..Koşullanmaksızın, bir defada tekrarsız öğrenme (zero-trial-learning) mümkün müdür?Kuvvetle gereksinim duyulanlar tekrara ihtiyaç olmadan bir defada öğrenilir.
Her şeyin başı eğitimdir ... (eğitim şart!)Eğitimden “en temel” beklenti ne olmalı?Eğitim konusunda hepsinin aynı beklentiye sahip olduğu varsayılan kesimler, dünya görüşlerine bağlı olarak farklı beklentilere sahiptirler ve demokratik sistem içinde bir dereceye kadar da olsa içiçe girmiş biçimde eğtim düzenine yansımaktadır. Halbuki, en temel beklenti basit ve dünya görüşlerinin ihtiyacı olan “ayakları üzerinde durabilmek” olmalıdır. Ayakları üzerinde duramayan muhtaç nitelikli kişilerin sahip olacakları dünya görüşleri ancak radikal ve toptancı görüşlerdir.
Çözümü eğitime bağlı olmayan sorunlar var mıdır? Hatta, eğitim düzeyi arttıkça derinleşen sorunlar olabilir mi?İnsan nitelik dokusu’nun eğitim boyutu dışında kalan diğer boyutlarında yetmezlikler varsa, bu durumda eğitimin rolü negatife dönebilir. (Eski bir Çin atasözü: “Kaplanın kanatları olsaydı yapabileceği kötülüklerin sınırı olmazdı”)
İnsan doğaya egemen bir canlıdır...İnsan’ın, diğer canlılar, bitkiler, taş-toprak, hava-su gibi bileşenler içindeki yeri nedir? “Doğanın bir parçasının doğanın bütününe egemen olmasında” bir tutarsızlık var mıdır?- İnsan’ın besin zincirinin tepesinde olması nedeniyle “üstün varlık” sayılması, kendisine vermiş olduğu bir payedir. - Bu zincirin tepesinde olabilmeyi, zinciri besleyen bütünü (doğa) tahrip etmek pahasına sürdürmesi —kendi varlığını sürdürme açısından dahi— riskli bir konumdadır. - Doğaya egemen olmak değil, ancak onun bileşenleriyle uyumlu yaşamak övünç kaynağı olabilir.
İstanbul’un fethi Yeni Çağ’ın başlangıcıdır...Rönesansın başlaması ile yeni çağın başlaması ilgili midir? İlgili ise rönesansı tetikleyen olay nedir? Matbaanın icadı, Amerika’nın keşfi ve İstanbul’un fethi (Bizans İmparatorluğu’nun yıkılması) olaylarının 42 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşmesi çok önemli değil midir?İstanbul’un fethi nedeniyle birçok sanatçının şehri terkedip İtalya’ya kaçması, rönesansı tetikleyen neden olup, bu yolla, üç büyük olaydan sadece birisine yol açan fetih olgusu doğru yorumlanmalıdır.
Diğer ülkelerde de yeni çağın İstanbul fethi ile ilişkisi bizdeki gibi mi açıklanıyor?Yabancı kaynaklar yeni çağı, daha çok matbaa ve rönesans sanat akımı —ki bu dolaylı olarak İstanbul’un fethedilip Bizans İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla ilgilidir- ile ilişkilendiriyor. (http://tinyurl.com/dyry896, http://tinyurl.com/cxpf2te, http://tinyurl.com/dxa9w9o, http://tinyurl.com/bmp37fe, http://tinyurl.com/ceeamaf)
Tarihin en önemli dönüm noktalarından birisi niçin bu şekilde açıklanıyor?Övünç kaynağı olması gereken, fethedilenin üzerine, fetih kadar önemli değerler katmaktır.
Jüri denetimi yetkinlik belirlemek için en uygun yoldur...Fikirleri hiç kimse ile bağdaşmayan bir insanın ilerleme şansı nasıl sağlanabilirdi?Jüri sistemi, aykırı fikirlere sahip dâhileri eleyebilir.
Kişinin kendi ünvanını belirleme şansına sahip olduğu alanlar var mı?Yaratıcı düşünceleri olanlar riski kendileri almak üzere kendi kariyerlerini kendileri çizebilmeliler.
Kişi kendi başına öğrenemez; öğrenirse de doğru-iyi-güzel şeyler değil yanlış-kötü-çirkin’leri öğrenir... (ya davulcuya ya zurnacıya benzetmesi)En önemli becerileri (yürüme, konuşma gibi), okul kurumu dışında edindiğimize göre, o becerileri edinirken mevcut olan yöntemi uygulayarak niçin başka şeyleri de öğrenmiyoruz?Genelde “öğretme” özelde ise “okul”, belirli ideolojilere sahip insan malzemesi yetiştirmek içindir. Bunun için de kişilerin ilk yaşlarından itibaren öncelikle öğrenmeleri gereken, “kendi başına öğrenemeyeceği, ancak okul kurumu içinde öğretilebileceği”dir. Bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle bu eğilimde bir miktar azalma olduysa da, Öğrenme Devrimi ilkelerinin tam olarak yaşama geçmesine kadar yine de sürecektir.
Oksijen, hidrojen vd...Oksijen ne demektir ve niçin o isim konulmuştur?Oksijenin pek çok maddeyi bozduğunu, ekşittiğini (oksitlenme) fark edenler ona Yunanca “ekşiten” anlamındaki bu adı vermişlerdir.
Hidrojen ne demektir ve niçin o isim konulmuştur?Sürekli olarak oksijenle birleşip su yaptığı için “su yapan” anlamındaki bu isim konulmuştur.
Diğer elementlerin adları neye göre konulmuştur?Simyacıların en büyük meraklarından birisi, gökyüzü cisimleri ile yeryüzündekiler arasında bağlantı kurabilmekti. Kimya elementlerinin çoğu gök cisimlerinin adlarını taşır. (ref: http://bilimvefelsefe.org/blog/category/kimya/)
On tabanlı sayı sistemi, 10 ve katları ile çarpıp bölmeyi kolaylaştırdığı ve el ve ayağımızda onar parmak olduğu için benimsenmiştir...Eski kavimlerden beri hep 10 taban mı kullanılmıştır? Örneğin Sumerler de 10 taban mı kullanırlardı?Sumerler 60 tabanlı sayı kullanırlardı. Nitekim 1 saatin 60 dakika; 1 dakikanın 60 saniye olması Sumerlerden gelmiştir. Tarih boyunca kavimler kendi yaşam biçimlerine uygun sayı sistemleri kullanmışlardır (Bkz. Barrow J., Gökteki Pi, Beyaz Yayınları, İstanbul, 1992)
Rasyonel olmayan bir sayıdan da taban olabilir mi?Örneğin 2.5 gibi bir sayı da taban seçilebilir. Bu durumda da 2.5 ile bölmek için bir sıfır silinir ya da bir virgül sola alınır; 2.5 ile çarpmak için de sağa bir sıfır eklenir.
Taban seçiminin ne gibi yararları vardır?Üzerinde işlem yapılan sayılar büyüdükçe, sayı uzunlukları da artar. Bu uzunlukları kısaltmak için taban büyütülebilir. Örneğin 16 tabanlı sayı sisteminde 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, A, B, C, D, E, F sembolleri kullanılır.
Şeker’in kimyasal formülü, ikinci dereceden bir ifadenin köklerinin parametrik incelemesi, Karlofça Anlaşmasının maddeleri, vb... okulda öğrenileceklerden bazılarıdır.Erişkin hale gelindiğinde şekerin formülüne veya Karlofça anlaşmasının maddelerine ihtiyacı olacak olanlar kuşkusuz vardır. Peki : (1) İlerideki ihtiyaç niçin şimdiden öğretiliyor?İleride oluşabilecek neredeyse sonsuz sayıdaki ihtiyaç olasılıklarının cevaplarını belletmek yerine, —gelişmiş toplumların uzun yıllardır yaptıkları gibi— “aradıkları cevapları nasıl bulacaklarını” ve”öğrenmeyi öğrenme becerisini” öğrenmeleri sağlanmalıdır.
(2) Niçin ileride de ihtiyaç duymayacaklara da öğretiliyor?Eğitim bireysel bir süreç olup, herkesin öğrenme ihtiyaçları aynı değildir. Bu nedenle herkesin kendi özgün ihtiyaçları da dikkate alınarak öğrenme ortamları hazırlanmalıdır.
Sınavlarda kopyayı engellemek için etkin önlemler alınmalıdır...Gözetim kopyacılara karşı bir önlemdir; herkes de kopya çekmeyeceğine göre, çekmeyenlere haksızlık yapılmaktadır. Bu haksızlık nasıl önlenebilir?Onur Sistemi adı verilen gözetimsiz sınav sistemi, kişileri potansiyel suçlu olarak nitelemezken, kopya çekenlerin sayısını da en aza indirebiliyor. Bu sistemin uygulanmayışı eğitim sınıfının bir ayıbı sayılmalıdır.
Sınavlarda kopya çekerek başarı sağlayanlar gözetime de karşı çareler bulacaklarına göre gözetim ne işe yarar?Gözetim bir işe yaramadığı gibi iki olumsuzluğa yol açar: (1) Herkes, kendinin ve başkalarının potansiyel suçlu olduğuna —saklı içerik yoluyla— inanır, (2) Bu yolla yetişen nesiller yaptıkları her işi güvensizlik üzerine kurarlar.
“Ben kimseden ders almam, ancak ders veririm” (Bir futbol adamının sözüdür fakat bir deyim kadar yaygındır)Öğrenmek, bilmemek niçin aşağılayıcı sayılıyor?Rol model (ebeveyn, öğretmen, sanatçı, devlet adamı gibi) olan kişiler, bilmediklerini rahatça söylemeli bundan utanmamalı; bunun yerine öğrenmeme’nin utanılacak, öğrenme’nin ise övünülecek bir tutum olduğu mesajını vermelidirler.
Dersini vermek deyiminin, şiddet göstererek unutulamayacak şekilde yola getirmek anlamında kullanılması nedendir?Öğrenme yerine —gerekirse çeşitli yol ve düzeylerde zorlama kullanılarak—öğretme, yüzyıllar içinde öğretme=zor kullanma=şiddet çağrışımını yaratmıştır.
“Fen dersleri ezber (sorgulanamazlık) gerektirmez”Fen derslerinde ezber olmayışı inancının temelinde “formül”ler var mıdır?Ezberin alana bağlı olmadığı, ezberin hiç olmadığı sanılan alanların en fazla ezber yapılan alanlar olduğuna dikkat edilmelidir. Fen derslerindeki “formüller”in çoğu, öğrencilerce sorgulanmadan —nasıl elde edildiği ve hangi koşullara dikkat edilerek kullanılmaları gerektiği bilinmeden— kullanılır. Bu tam olarak ezberin tanımıdır.
Tarih, coğrafya ya da yurttaşlık bilgisi vb bilgiler sorgulamaya kapalı mıdır? Sorgulanırsa ne olur?Sorgulanabilirlik açısından TÜM DERSLER eşittir. SORGULAMAYA KAPALI ÖĞRETİLEN / ÖĞRENİLEN NE VARSA sapmaya uğramış olması olasılığı çok yüksektir. Örneğin tarih sorgulanmadığı, neyin-niçin-hangi bileşik etkiler altında meydana geldiği sorulmadığında, içine kolaylıkla yanlışlar sızabilir / sızdırılabilir.
“Her il’e bir üniversite”“Üniversite” ne demek?“Çokluktan birliğe doğru” anlamına gelen üniversite, çok sayıda disiplinin birleşik bir etki oluşturacak şekilde bir araya gelmesi —ve böylece çevresini aydınlatıcı bir etki yaratması— olarak anlaşılabilir.
Üniversite isteyen illerdeki halk, gelecek öğrenci ve öğretim elemanları nedeniyle ek bir gelir sağlayacaklarını mı; yoksa üniversitenin yörelerine bir aydınlanma getireceğini mi beklemektedir?Maalesef çoğunlukla beklenti ikinci seçenek yönündedir. Bu soru daha açıkça dile getirilse, belki de üniversitelerin aydınlatıcı etkisi kamuoyunda bir beklentiye dönüşebilir.
“İleri yaşlarda öğrenmek güçleşir”Küçük yaştakilerin daha kolay öğrendikleri doğru mudur? Doğru ise neden?Küçük yaşlarda direksiyonel öğrenme yerine geniş alana yayılmış merakın tahrik ettiği hızlı bir öğrenme vardır. İleri yaşlarda —genellikle gözlemlenen— öğrenme güçlüğü, her öğrenilenin bir ölçüde merakı azaltması ve bir yandan da yaşam enerjisinin azalmasından doğan bıkkınlık kaynaklı olabilir. Ayıca da, öğrenilenlerin miktarı arttıkça, aralarında bağlantı kurma arzusu öğrenme hızını azaltacaktır.
“Müzik, resim vb sanat dersleri yerine fen derslerine çalışanlar daha başarılı olurlar”II Dünya Savaşı’nda büyük yıkıma uğrayan Almanya savaş sonrası niçin önce tiyatroları onarıp faaliyete geçirmiştir?Herhangi bir konunun diğerine göre hiyerarşide üste çıkartılması yerine, konular birbirlerinin içine geçmiş (matematik içine müzik, fiziğin içine bale veya dans gibi) şekilde tasarlanmalı.
“Yabancı dil kabiliyet meselesidir”Bütün yabancı dil öğrenmiş olanlar özel kabiliyeti olanlar mı? İnsanlardaki kabiliyetler, hangi sınırdan sonra fark yaratmaya başlar?Eğer virtüözlük düzeyi söz konusu değilse kabiliyetten söz etmemek gerekir. Yabancı dil öğrenmedeki genel güçlük ile matematik, fizik vb derslerdeki güçlüğün nedenleri hep aynıdır: “Amaç belirsizliği” ve “zorlayıcı neden (compelling reason) eksiği”..
Okul insanı hayata hazırlar.Okul insana hayat hakkında pratik bilgiler mi verir yoksa insanı üniversiteye kadar sınavlarla mı hazırlar?Okul insanı sınavlarla üniversiteye hazırlar ve okul,temel derslerin görüldüğü yerdir. Hayata dair bilgileri kendi kendimize öğrenmeliyiz.
"Bir dil bir insan, iki dil iki insan."Yeni bir dil öğrenmek insana neler kazandırır?Yeni bir dil öğrenmek insana bir çok şey katar ama o dilin kullanıldığı ülkelerin kültürü bunlar arasında değildir.
Dil kültüre eşit midir?Bir ülkenin kültürünü ögrenmek için o ülkede bir süre zaman geçirmek ve o ülkenin gerçeklerini bizzat yaşamak gerekir.
Sayısal alanında başarı kazanan öğrenciler daha zekidir.Zeka nedir? Neye göre ölçülür?Zekanın tanımı belli değildir ve ölçümü sağlanamamaktadır.
Sözel alanında başarılı olmak için zeki olmaya gerek yok mudu?Sözel alanda başarı kazanan insanlar da sayısal alandakilerin yaptığı gibi zekalarını kullanarak başarıya ulaşırlar.
Mimarlık çizim/resim yeteneği gerektirir.Çizim yeteneği gerektiriyorsa üniversiteler neden çizim sınavı yapmadan bölüme alıyorlar?Teknolojinin gelişmesiyle mimarlık da gelişti.artık elle çizim yapılmıyor neredeyse. Üniversitede yapılacak çizimler için de eğitim veriliyo
Başarının yolu ünlü okullarda okumaktan geçer....Başarı nedir? Başarılı olan insanların tümü ünlü okullardan mı mezun olmuşlardır? Başarılı olmanın şartları nelerdir?Başarı kavramı kişiden kişiye göre değişir. Sıradan okullardan mezun olan insanlar da başarılı olabilir.
*Ders sınıf denilen mekanlarda yapılır.*Sınıf duvarlarının dışında ders yapılamaz mı?* Ders, konuların kaynağı olan doğal ortamda yapaylıktan daha uzak işlenir.
Özel okula giden öğrenciler baba parası yer.Özel okulda ücret karşılığı okuyan öğrencilerin ücretlerini aileleri mi ödemektedir?Okul ücretini kendi çalışarak ödeyenler olabilir. Öğrencilerin zengin olduğu varsayılmasa, devlet durumu yetersiz onlara destek olabilir.
Bir ailede para kazanan hep baba mıdır? Anne parası yeniyor olabilir mi?Ailede fazla para kazanan taraf her zaman erkek değildir, kadınlar da çalışıp eşlerinden fazla kazanıp çocuklarının eğitimine harcayabilir.
Hocam bu konu müfredatta varmı?Müfredatta olup olmaması neyi değiştirir?Hocaların verdiği her türlü bilgi önemlidir.
Fazla bilgi bize bir zarar verir mi?Bilginin fazlası göz çıkarmaz,her bilgi gerekli olabilir.
Okul öğrenmenin en iyi yeridir.Öğretilenler ne kadar doğru bir şekilde aktarılır? Öğrenmenin yaşı sadece ergenlik ve yetişkinlik döneminde midir?İnsanlar tecrübelerine sadece okulda sahip olamazlar.Meslek sahibi insanlar ortaokulda ve lisede aldığı derslerin mesleklere yardımı olmaz.
sınavlardan iyi not alan öğrenci başarılıdırbaşarı nedir? nasıl başarılı olunur?eğer öğrenciler sınavlardan düşük alırsa bu demek değildir ki onların başarıları düşük
Beden Eğitimi dersinde boşa vakit geçireceğine ders çalış.Beden Eğitimi dersi müfredata neden alınmış olabilir?Bedensel gelişim içerisindeki bireyin kendini gösterebilme, hareket ihtiyacını en doğal yolla akranlarıyla gerçekleştirebilme fırsatı sunar.
Çocuk en iyi Nasıl öğrenebilir?Eğlenerek ve oynayarak kendini gösteren ifade eden bireylerin toplumda daha mutlu olduklarını fark etmesi.
Okuyan bilir.Okumanın yanında başka hangi öğrenme şekillerimizden yararlanırız?Öğrenme ve algılama insandan insana farklı öğrenme şekilleriyle farklı şekilde etki eder(görsel,işitsel yaparak-yaşayarak).
Bir durum hakkında bilgi sahibi olmamız nasıl mümkün olabilir?Yaşanmış deneyimlerin ve dış kaynaklı etkenlerin katkısını fark eder.
eğitim sistemimiz bize özgü değilbu bocalamadan kurtulabilir miyizgeleneksel eğitim batı tarzı eğitim yeni yöntemleri ve eski yöntemleri uzlaştıran bir eğitim (meşşai, medrese, pedagojik bulgular)
Herkes Türkçeyi çok iyi kavramalı.Türkçemizi güzel doğru ifade ederek kavramalıyız. Türkoloji okumuyor o ilkokul ve ilköğretimdeki çocuklar.Basit mektup yazma, kendini ifade etme, dilekçe, değişik bono, senet, çek, evrak doldurma, ticari ve diplomatik mektuplar, kitap yazma öğretilmelidir.
İlkönce bu millete niye güzel konuşmayı, kendine güveni, doğru eleştiri ve soru sormayı öğretmezler?Tüm bunlar olsaydı herşeyin kavgasız bir şekilde çözülebileceğini görürdünüz.
Öğretmen ders anlatır ve öğretmek zorundadır.Neden hep beraber merak edip öğrenmiyoruz?Aileler bu konuda çocukları meraklandırıp hoşgörü pencerelerini daha geniş yelpazede tutsalardı çocuklarda merak uyanır bu da bilimi geliştir.
Korku, baskı olan yerde bilim ve eğitim hatta yaratıcılık gelişir mi?Korkularımızı ve takıntılarımızı ayrıştırarak yaşamın tamamında mutlu olunurdu. Demokrasi kültürü o nedenle önemli. Okullarda sorgusuz sıra ol.
Öğretmenin tebessüm ederek derse girmesi öğrenci disiplinini bozar.İnsanların tebessüm etmesi neden sakıncalıdır?Tebessüm eden insanlar kendisiyle barışık insnalardır. Bu da iş yapmak istmeyen insanları sorgulamak demektir. Tebessümle yaklaşıp bana sor.
Tarih dersleri neden ilköğretimde okutulur?Tarih dersleri üniversite bazında okutulması gererken bir derstir. İsteyen o alanı seçer ve okur. İlahiyat ve din dersleri de.
Fareler peynir severFareler daha hafif ve kokuya sahip yiyecekleri tercih ederken nasıl olur da peynir gibi kokusu ve tadı keskin bir yiyeceği tercih eder?Farelerin peynir sevdiği inancı bazı çizgi filmlerden kaynaklanır.Fareler hafif tat ve kokulu tahıl ve meyveleri peynire tercih ederler
Hayvanların duyguları yoktur; İnsanlar hayvanlardan daha akıllıdır; hayvanlar insanlar için var edilmişlerdir...vbBu yargıların doğruluğunun kanıtları var mıdır? Hayvan psikolojisi hakkında yapılan araştırmalar bunların yanlışlığını kanıtlamıyor mu?Herhangi bir kanıtın bulunmadığı bu tür kalıpların, başka canlılar ve varlıkların (taş, toprak, hava, su gibi) var olma haklarını gasbetmemize yol açar; bu da dönerek kendi yaşamlarımızın sürdürülebilirliğini tehlikeye atar.
Insan diğer hayvanlardan üstündürİnsanlar ve hayvanlar arasında bir “üstünlük” derecelendirmesi yapılacak olsa, ölçütler neler olmalı? Ölçütleri insanlar koyduğunda bu derecelendirme doğru olur mu? (örneğin sıçrama yeteneği ölçü olarak alınsa pireler, radyasyona dayanıklılık alınsa hamam böcekleri, sub-sonic iletişim yeteneği alınsa filler vs açık ara önde olmaz mı?)Kendini üstün olarak görmek isteyen her canlı bu tür iddialarda bulunabilir. Her canlı türünün bir üstün yanı bulunabileceğine göre —ki aksi halde varlığını sürdüremezdi— bu iddiaları bir yana bırakıp co-existence sağlamanın yollarını bulmalıyız. Ayrıca da, herhangi bir canlı türünün sahip olabileceği bir “üstünlüğün”, ona o üstünlüğünü kullanması konusunda bir sorumluluk yüklediği de unutulmamalıdır.
İnsanın en çok övündüğü akıl ve alet yapma konusu, yaşamın nihai amaçları açısından ne önemdedir ve hangi türde ne kadar vardır; ne kadarını biliyoruz?Yaşamın nihai amaçları hakkında şimdilik bildiğimiz tüm canlı ve cansız varlıkların bir arada yaşamlarını sürdürebilmesidir. Buna göre, daha alçak gönüllü değerlendirmeler yapılabilse, insanlar kendilerine ve diğer ortamlara (canlı ve cansız) daha az zarar verebilirler.
Evrimsel açıdan insanların daha başarılı olduklarını, olacaklarını düşünmek icin sebep var mıdır?Diğer varlıklara üstünlükleri açısından avantajlı olmuş türlerin (dinozorlar gibi) bunu sürdüremedikleri bilindiğine göre, kendinden başkasını düşünmeyen insan türünün evrimsel açıdan daha başarılı olabileceğini gösteren bir işaret yoktur.
Kediler nankör hayvanlardır.Bir hayvanın nankör olduğu neye göre belirlenir? Nankörlük nedir? Neden sadece kediler için bu yargı kullanılmak tadır?Her hayvan kendine zarar verileceğini hissettiği zaman iç güdüsel olarak tepki gösterir bu durum sadece kedilere özgü değildir.
Aslında X lira ama sana Y lira olur.Tanımadığın bir insana karşı bir anda oluşan indirim yapmak isteği nasıl açıklanabilir?Bu isteğin oluşması için ya insanlara bir faydan dokunsun istiyorsundur, ya da müşteri gelmeden fiyatları yeterince şişirmişsindir.
İş bulmak için torpil şarttır..Torpil yapan, yaptığı torpil karşılığında ne bekler (nasıl bir fatura)? Yaşamlarımız içine “torpil” virüsünün katılması yaşam bütününü nasıl etkiler?Kendine adil davranılmadığı duuygusu, insanoğlunu en çok rahatsız eden duygudur. Torpil ise bu duyguyu en kuvvetle yaşatan eylemdir. Ulusal ayıp ilan edilmesi gerekir.
İş arayan, nelere razı nelere razı olmadığını net olarak belirlemiş mi? İş arayan hangi koşullar ileri sürüyor? Koşulum yok diyen ne kadar doğru söylüyor?Torpil, genellikle ne istediği, nelere razı olup olmayacağı, kendisinden beklenenleri yerine getirip getiremeyeceği konularına kafa yormamış, kişisel niteliklerini geliştirerek pazarlık gücünü artırmak için gereken çabayı göstermeye üşenen, üstüne üstlük bir de —çalışılacak yöre, çalışma koşulları, işin güçlüğü vbg— koşul ileri süren kişilerin seçtikleri —genellikle çok az işe yarayan— bir yöntemdir.
En az iş arayanlar kadar aradığı çalışanı (nitelikleri) bulamayan kişi / kurum olduğu doğru mu? Mismatching ne demek?Bir yerde işsizlik varsa bu aynı zamanda orada karşılan(a)mayan ihtiyaçların da (yani işlerin) varlığını gösterir. Türkiye’de, işgücü arz ve talep profillerinin karşılaşma düzeyi düşüktür. Bu, işsizliğin yanısıra insangücü ihtiyacı eksiğinin de bulunması demektir. Torpil arayanlar, önce bu alanlara yöneltilmelidir.
Kalite devriminin mottosu: “Müşteri daima haklıdır!”Müşteri haklılığı koşulsuz mudur; hangi koşullarda haksız da olabilir?Koşulları dikkate alınmadığında kalitenin yanlış anlaşılmasına yol açabilecek bir anlayıştan korunulmuş olurdu.
Kredi kartı, var olmayan paranın harcanabilmesine imkan yaratır..Kredi kartı, harcama dürtüsü yaratır mı? Harcama dürtüsünü kontrol altında tutabilen kredi kartı olabilir mi?- Kredi kartı kullanımı doğrudan neden olmasa da, para kullanma alışkanlığı zenginlik nedenlerinden birisidir. - Bu ilişkinin farkında olanlar, en azından mesela limiti düşük kart kullanırlar.
Nüfus artışı iyidir / değildir...Belirli bir toplum için ideal nüfus artışı için model ne olmalıdır?- Bir toplumun varlığını sürdürebilmesi için kritik parametrelerden birisi, kritik bir nüfus artış oranına (+%2.1) sahip olmasıdır. Daha hızlı çoğalan nüfusun hem küresel hem yerel ölçekte sürdürülebilmesi de —mal ve hizmet ihtiyaçlarının olağanüstü artışı nedeniyle— güçtür. - Belirli bir eğitim verilip belirli bir yaşam standardı sağlanamayan insanlar bir değer değil birer sorun üreteci haline gelebilir. - Buna göre, bir toplumun varlığını sürdürebilmesi sadece nüfus artışı ile değil, o nüfusun değer üreticiliği ve insanlık ailesine net katkıları ile birlikte düşünülmesi gerekir.
Rekabet iyidir / kötüdür...2. Rekabet nereye kadar iyi, nereden sonra zarar vericidir?2. Rekabet genel terimi altında her uygulama koşulsuz olarak iyi sonuçlar vermeyebileceği gibi; yıkıcı rekabet de rekabet yokluğundan (tekel, monopoli) daha da kötü olabilir. “Yıkıcılık” sınırı için ölçü, başkalarına zarar vermeden avantaj sağlamaktır.
1. Hem verimliliği özendiren hem de yıkıcı olmayan bir rekabet türü olabilir mi? Nasıl?1. İşbirliği içinde rekabet (co-opetition) ve rekabet üstülük (sur petition) kavramlar da rekabet çerçevesi içinde kullanılabilen ve yıkıcı rekabete yol açma olasılığı daha düşük türlerdir. Bütün bunlardan çıkarılabilecek sağlam bir sonuç, rekabetin koşulsuz olarak iyi ya da kötü olmadığıdır.
Tasarruf ancak parası olanlar için söz konusudur...Tasarruf nedir; para biriktirmek midir?Tasarruf’un, mevcut kaynakları daha iyi kullanmak demek olup, bu ise: - Özellikle kaynaklar kıt olduğu (yani fakirlik) zaman gerekli hatta zorunludur, - Tasarruf sadece para biriktirerek değil, harcananlar yerine daha ekonomik alternatifler bulmaya çalışarak yapılabilir.
Yatırımlar istihdam artırır...- İşsizliğin nedeni sadece yatırım eksiği midir; yoksa birden fazla nedeni mi vardır?- Sorunların büyük çoğunluğu tek nedenli değildir. Özellikle sosyal bileşenleri ağırlıklı sorunlar çok nedenlidir. Ayrıca işsizlik, daha geniş “gelir yetmezliği” sorununun alt-kümesidir. Gelir yetmezliğine ise yol açan bir neden işsizlik iken, en az onun kadar önemli ikinci neden gider fazlalığıdır. Bu ise yine çok dallı bir sorundur.
- Yatırımın iş yerine işsizliğe yol açması da mümkün mü?- Emek yoğun sektörlerin rekabet güçlerini artırmak amacıyla otomasyon yatırımları yapıldığında, eğer boşa çıkacak emeğe yeni ve daha sofistike beceriler kazandırarak başka alanlarda istihdamlarını sağlayabilecek bir sistem yok ise yatırımlar işsizliğe de yol açabilir.
İşsizlikle yatırım arasındaki bağlantı araştırılmış mıdır?OECD’nin 17 yılı içeren bir araştırması, yatırım-istihdam ilişkisinin her zaman doğrusal olmadığını; çoğu durumlarda umulmayan ters ilişkiler olabileceğini göstermiştir.
“Ekmek parası için hizmetçilik ediyorum”- İşleri onurlandırıcı ya da onur kırıcı yapan nedir? İşlere yüklenmiş olan bu yanlış yargıların evlenme sırasında aranan niteliklerle bir ilişkisi var mıdır?- Bu nitelemeler akıl dışıdır. - Bu tür yanlış yargıların bulunmadığı ülkelerde her (yasal ve ahlaki) iş yapılmaya değerdir ve işsizliğin azalmasına katkısı vardır.
“Keşke petrolümüz olsaydı..” ya da “Dünya bor rezervlerinin %70’inin Türkiye’de bulunması büyük bir şanstır”- Zengin doğal kaynaklara sahip ülkelerin hepsi gelişmiş ülkeler midir? Kaynak zengini ülkelerin çoğunun fakirlik ve geri kalmışlıktan kurtulamayışı nedendir?- Bir doğal kaynağın zenginliğe yol açabilmesi koşulsuz olmayıp, o koşulların başlıcaları, kaynaklarını koruyabilme gücüne sahip olmak ve kaynaklarını zenginliğe çevirebilecek katma değer yaratabilme becerilerine sahip olmaktır. Bu özelliklere yeterince sahip olmayan bir toplumun zengin kaynaklara sahip olması o toplum için bir avantaj olmak yerine bu defa bir tehdit nedeni olabilir.
- Kaynakları fakir ama gelişkin toplumların (Japonya, İsveç gibi) gelişmesi nedendir?- İsveç gibi yüzyıl önce bir buz çölünden ibaret olan bir ülkenin, birçok önemli icadın sahibi olmasının ardında nitelikli insan kaynağı vardır.
“Türk İnsanı ….... dır” “X ilinden/yöresinden olanlar ......dır”Bu iddianın dayanağı nedir?- İddianın (her ne ise) doğrulanmadığı ve gerçek nedenlerine inilmediği sürece boş olduğu bilinmelidir. Bu tür kanıttan mahrum iddialardan uzak durarak, olumlu yönler daha da geliştirilirken, olumsuz yönlerle mücadele edilmelidir. Doğrulanmayan iddialar, bu süreci geciktirir.
“Türk İnsanı ….... dır” “X ilinden/yöresinden olanlar ......dır”Bu iddianın dayanağı nedir?aynı beslenme tipi, coğrafik koşullara adaptasyon, genetik geçiş faktörleri.
Bilimsel bilgilere göre...Hangi kaynakta yer alan bilimsel bilgiler bunlar?Her başına bilimsel eklenmesiyle sunulan bilgi bilimsel olmayabilir. Bilimsel bilgilerin belli kriterlere uygun yöntemlerle elde edilmişolm
Balık yanında yoğurt yenmez.Balığın yanında neden yoğurt yenmemesi ile ilgili bilimsel bi veri var mıdır? Bu iki besin de sağlığa yararlıyken neden beraber yememeliyiz?Eğer balık tazeyse yemenin hiçbir sakıncası yok. Balık taze değilse balıkta bulunan bir protein alerjik reaksiyonlara yol açabiliyor.
Einstein ilkokulda derslerinde (matematikte) başarısızdı?Einstein gibi bir deha neden ilkokul yıllarında başarısız olsun? 100 yıl önce gerçekleşmiş bu olay nasıl bu denli net bilinebiliyor?Bu mit derslerinde zayıf olan insanların üzülmemesi için ortaya atılmıştır çünkü elimizde bu miti destekleyecek bir kanıt bulunmamaktadır.
Beynimizin %10 / %15 / %20 sini kullanıyoruz. Kalanını da kullanabilsek kim bilir neler yapabiliriz.Bu bilgi hangi kaynaktan ortaya çıkmıştır?Bu bir mittir. http://en.wikipedia.org/wiki/Ten_percent_of_brain_myth
Bir elektronik eşyaya vurunca sorun varsa giderilirNeden vurunca çalışıyorBilimsel olarak böyle birşeyin olamayacağı açıklanırdı, makinelerin aksanları yerine oturduğu için bu şekilde oluyor
Bilim, bilgiye ve doğrulara ulaşmanın en güvenilir yoludur...- Bilimsel kurumlar tarafsız mıdır, yoksa onlar da toplumdaki diğer kurumlar gibi çıkar ilişkileri içerirler mi? - Önümüzdeki sorun veya ihtiyaç, bilimsel yöntemle cevaplanmaya uygun mudur?- Daha demokratik tercihlerin yapilabildigi bir toplum yaşantısı kurulabilir. - Bilgiye ve doğrulara ulaşmada bilimden farklı yolların da değeri bilinebilir ve uygun oldukları ölçüde uygulanabilir. Bunlar içinde edebiyat, mitoloji, folklor, inanışlar olabilir. Ancak unutulmamalidir ki, bunlarin herbiri en az bilim kadar otoriterliğe alet olmak veya diğerlerini dışlamak potansiyelini içerir. Herhangi bir yöntemi mutlak olarak görmemenin faydası da buradadır.
Citation Index (CI), yayınlardaki bilimsel kaliteyi artırır...- Kitle makale üretimi, replikasyon durumuna girdiği durumlarda atıf alıyor mu? (uluslararası bilim dünyasına katkısı). - Replikasyon yerine ülkelerarası karşılaştırmalı çalışma ile kıyas analizi (benchmarking) daha faydalı olmaz mı? - Yüksek Lisans ve özellikle doktora tezlerinin belirlenmiş sayıdaki (CI) yayınlar(dan) oluşması akademik hayata atılan personeli daha önceki tüm sorunlardan sıyırtmaz mı?- CI, seçilmiş alanlar üzerinden özgün yayınların yapılmasını sağlar ve atıf sayısı da yüksek olur, - Ülkelerarası yapılan bu karşılaştırma ile fark analizi (gap analysis) ortaya çıkar ve bu farkı gidermek içim ne yapmamız gerektiğini (yol haritası) ortaya konulabilir, - Yayın kirliliği dolayıyla akademik bilgi kirliliği azalır.
Sanat boş zamanları hoş geçirmek içindir...2. Tıp, mühendislik vd dallar da dahil tüm disiplinlerin bir bölümü teknik bir bölümü sanat değil mi?2a. Pozitif bilimler aklı, sanat ise sezgiyi temsil ettiğine ve ancak akıl ve sezgi bütünleşiminin çevrelerimizi tam algılamayı sağlayacağına göre, sanat ve bilimin elele gitmelidir. 2b. Dünyayı — yani görsel, işitsel, dokunsal vd çevrelerimizi— tek yönlü algılama sanat bileşeni eksiği ile açıklanabilir. Ya da diğer deyimle, sanat, algılarımızı genişletir, keskinleştirir, çevrelerimizi çok yönlü algılayabilmemizi sağlar.
1. II Dünya Savaşı sonrası Almanya’da ilk yapılanın tiyatroları tamir edip açmak olmasının nedeni nedir?1. Savaş ya da herhangi bir felakete uğrayan insanların en önemli ihtiyaçlarından birisi de “acılarını ifade ederek teselli bulmak”tır. Tiyatrolar bunu en basit şekilde giderebilecek, ayrıca da herkesin bir şekilde içinde rol alabileceği kurumlardır.
Türkiye'de bilgisayarlar için en uygunu Q klavyedir...Türkçe F klavye, hizlı yazmak icin mi geliştirilmiştir, yoksa kullanıcının hızını kesmek için mi?Türkçe F klavye, verimi düşük Q tasarımın verimini yükseltmek amacıyla geliştirilmiştir.
F klavye varken, neden Türkiye'de (Q-Türkçe) yaygın hale gelmiştir?Q klavye, Q tasarımlı cihaz ithal eden firmaların propagandaları nedeniyle yaygınlaşmıştır.
Verimliliğe önem veren Amerikalı veya Avrupalılar hangi klavyeyi tercih etmektedir?İngilizce’de en verimlisi D klavye ise de ticari nedenlerle Q klavye yaygındır. Yeni nesiller, Türkçe'ye daha uygun olan F klavyeyi öğrenip, yüksek verim elde edebilirler.
“Bir konuda en doğrusunu o konunun uzmanı bilir”- Uzmanın görüşü, çıkar ilişkileri veya kişisel menfaatten etkilenmiş olabilir mi? - Uzmanın beyan ettiği görüşlerin hangileri pozitif, hangileri normatiftir? - ‘Uzmanlık’ sadece formel eğitim düzeyi ve diploma ile belirlenen bir yetkinlik ya da kabul müdür? - Dar bir alanda derinliğine bilgi sahibi olmak mi, yoksa derinliği daha az ama daha geniş bir alanda bilgi sahibi olmak mı daha makbuldür? - Bir konunun farklı ülkelerde/sistemlerde yaşayan uzmanları aynı fikirde midirler? Neden?- “Uzman” denildiğinde tüm kuşkuların ortadan kalkıp sonsuz bir güven duymanın hiç de doğru bir yaklaşım olmadığı; uzmanlığın kabullenilmesi için ünvanların dışında daha pozitif ölçütlere bakılması gerekir. En azından uzman konusunda kuşku devam etmelidir. - Uzman fikri söz konusu olduğunda, konunun diğer paydaşlarının da çıkarları ve demokratik tercihleri korunup, hakları gözetilmeliidir.
“Her gün bir Aspirin yararlıdır/zararlıdır”Bir ilaç herkese / her duruma faydalı olabilir mi? Eğer öyle ise doğal sistemimizde bir eksiklik mi var?- Aspirin kullanması riskli olanlar (kanama riski bulunanlar gibi) bu koşulsuz doğrudan zarar görürler, - Kalıpların daima koşullu olduğunu bilenler, bu kalıba da güven duymayacakları için Aspirin kendileri için yararlı / gerekli olsa dahi kaçınırlar. - Buna göre, “Aspirin ve tüm diğer ilaçlar ancak uzman kontrolunda kullanıldığında yarar sağlayabilirler” kalıbı daha doğrudur.
Eğer bir icat varsa, kesin Japonlar(yabancılar) yapmıştır.Yabancıların genetik yapısı bilimsel buluş yapmaya daha mı elverişlidir? Türkiye'nin bilimsel çalışma politikaları nasıldır ?fıkra:Japonlara göre, eğer daha önce kimse yapmamışsa onu ben yapmalıyım. Araplara göre;eğer kimse yapmamışsa, benim yapmama da gerek yok.
Türkiyenin bilimsel çalışma politikasında rütbe-ego savaşları, toplumsal kazanımın önüne geçmeseydi nasıl olurdu?akademik atanmalarda salt yabancı dil ve matematik yada okuma anlamadan başka, yeni seçme kriterleri gerekirdi, tabi devamında kontrolörler.
üniversiteler bilimin gelişmesinde önemli bir kaynaktır.Akademik üretimi,havuzda toplayabilen, kalite kriterlerini teftiş eden, eksikleri yönlendiren,üst akıl/CEO gibi bir birim oluşturulabilirmi?Yapılacak yatırım yada yeni üniversiteler açılırken, ihtiyaca göre yönlendirilebilirdi. Mikro çalışmaların önemi-devamlılığı sağlanabilirdi.
Bilim adamları asosyaldir.Bir komünitede, sosyalleşme ve kabul görme isteklerinin tersi durumlarında yalnızlaşma ve yabancılaşmanın getirdiği acıyı kim kabullenir?Asosyallik bir olgu değil bir tepkidir oluşuma ve topluma karşı. Binlerce kez affetme bir kez olsun anlaşılma isteğidir, kimse acı istemez
Kadınlar erkeklere göre daha romantiktir.Kadınlar neye göre daha romantiktir ? Şair istatistiklerine bakılınca erkeklerin oranı neden kadınlara göre daha fazladır?Erkeklerde kadınlar gibi hissedebilir bunu yansıtmak gereği duymaz sadece . Hiç bir erkek bir kalıba sokulmamalıdır.
Müfredat'ın enformasyon değil, bir bilgi sanılması(1) Üretim sürecine katılmadan elde edilen malumat bilgi midir? (2) Sınavlar neyi ölçüyor?Üzerinde düşünülmeden, öğrenecek olanların düşünceleri alınmadan, bir bilenin aktardığı bilgi, davranış ve/ya tutum hastalıklıdır.
Zeki çocuklar ileride başarılı olur.Başarı nedir? Zeka nedir? Başarı için tek gerekli şey zeki olmak mıdır?Başarı dediğimiz şey tamamen göreceli olabilir. Kimine göre başarı olabilecek bir şey başkası için hiçbir şey ifade etmiyor olabilir.
Başarı için tek gerekli şey zeki olmak mıdır?Başarıya ulaşmak için sadece zeki olmak yeterli olmayabilir. Mesela çalışkan olmak da başarıya ulaşmak için gerekli şeylerden biri olabilir.
Hayvansal ürünler olmadan dengeli ve sağlıklı beslenmek mümkün değildir.Hayvansal ürünlerden alınan temel besin maddeleri, bitkilerden sağlanabilir mi?Bitkisel ürünlerin, hayvansal ürünlerde bulunan temel besin maddelerini içerdiği görülebilir.
Sağlıklı bir beslenme planında, hayvansal besin maddeleri, bitkisel besin maddeleri ile yer değiştirebilir mi?Sadece bitkisel ürünler tüketilerek, sağlıklı ve dengeli bir beslenme tablosu elde edilebilir.
Bilimsel olmayan şeyler hurafedir.Bilim nedir?Bilimin ulaşamadıkları için ne diyorsunuz? Biz ne görüyor, ne duyuyor neyi anlayabiliyoruz? Bilim sadece bizim ulaşabildiklerimizdir.
Hurafe nedir?Akıl tarafından açıklanamayan bazı şeyler hurafe diye tanımlanmış olabilir mi? Zihin için hurafe diye bir olgu var mıdır?
En ileri teknolojilere sahip olmak için temel araştırmalara para harcamak gereksizdir; ileri teknolojiler bedeli ödenerek transfer edilebilir2. “Teknoloji transferi” ne demektir?2. "Transfer", literatürde, bir alandaki bir teknolojiden yararlanılarak, farklı bir alandaki sorunu çözebilecek teknoloji geliştirmek şeklinde tanımlanmaktadır.
1. Temel araştırmalara para harcayan birçok ülke bu shortcut’ı nasıl keşfetmemiş?1. Transfer kolaycılık olarak anlaşılmamalıdır.
Yurtdışına kaçmış beyinleri yurda getirirsek (tersine beyin göçü) Türkiye’ye yararı olur...2. Y.Dışında oluşturulmuş özgür düşünce ortamlarının bu göçte payı nedir?2. Neredeyse birinci soru için "peki ne yapılmalıdır?" sorusunun en az bir cevabı ortaya çıkardı.
1. Y.Dışına göçen beyinlerin kaçış nedenleri nelerdir?1. Türkiye içinde, o beyinlerin kaçmasına yol açan kimi nedenler olduğu ve onlar giderilmeden göçün durdurulamayacağı daha açık orta konulmuş olurdu.
Eğer bir icat varsa, kesin Japonlar(yabancılar) yapmıştır.Yabancıların genetik yapısı bilimsel buluş yapmaya daha mı elverişlidir? Türkiye'nin bilimsel çalışma politikaları nasıldır ?Bilimsel buluş yapma potansiyeli yabancılara has değildir. Bu konuda olan tembelliğimizi ve yetersiz politikaları düzeltmeliyiz.
Maymunlardan evrimleştik. Evrim teorisi yalandır.Maymunlardan evrimleştiğimiz hangi kaynaklar tarafından doğrulandı?Ünlü biyolog Darwin ve birçok bilim insanı insanların maymunlardan evrimleştiğini değil, sadece atalarımızın ortak olduğunu savunmuştur.
Evrim teorisinin dine karşı olan tarafı nedir?İnsanların evrim sürecinde ortaya çıkmaları, Adem ve Havva'nın hiç var olmadıkları anlamına gelmez.
Bilime büyük katkılar yapmış olan insanlar çok zekidirler.Bilime katkı yapmak için çok zeki olmak gerekli midir yoksa yaratıcılık, çalışma disiplini veya meraklı olmak gibi faktörler daha mı önemlidir ? Zekanın tanımı nedir, nasıl ölçülmelidir ? Başarılı ve üretken olmakla zeka arasında doğrudan bir ilişki var mıdır ?Önde gelen bilim insanları incelendiğinde çok zeki olmayabilecekleri ancak tıpkı Einstein'ın "Özel bir yeteneğim yok. Sadece tutku derecesinde meraklıyım." sözünde belirttiği gibi meraklı ve disiplinli oldukları, dolayısıyla bu erdemlerin bilime katkı yapmakta daha etkili olduğu görülebilir. Zekanın sanılandan çok daha karmaşık bir kavram olduğu ve spesifik bir alandaki başarıyla ölçülemeyeceği anlaşılabilir.
Genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) zararlıdı / değildir.Mevcut araştırmalar GDO'nun faydalarını ve insan sağlığına zararlarını açık bir şekilde ortaya koyuyor mu?GDO'nun biyoteknolojide önemli gelişmelere fırsat verdiği, ancak potansiyel risklerine karşı önlem alınması gerektiği anlaşılabilir.
Kızlık zarı namustur.Kime göre namustur ? Küçük bir zar nasıl namus olabilir ? Namus nedir ? Namuslu olmanın şartları var mıdır ?Kızlık zarının oluşum amacı küçük kız bebeklerinin idrarın dağılıp genital bölgenin iltihap kapmasına engel olmaktır.
Cinsellik ve namus özdeş sayan yaygın anlayış...3. İnsanlar cinselliklerini yaşamak için evlenmek zorunda mıdır? Sadece cinsellik yaşamak için yapılan evliliklerde mutluluk olasılığı ne kadardır?3. Evlilik sadece cinselliği rahat yaşamak için yapılmak yerine, onu da içeren ancak başka amaçları da olan kurum olarak daha sağlıklı gerçekleşirdi. Bunun sonucu olarak evlilikte mutlu olma olasılığı da artardı. Görünürde cinsel nedenlerden kaynaklanmadığı düşünülen şiddet olaylarında da önemli bir azalma olacaktı. Eğer iş ahlakı cinsel ahlaktan daha önemli olsaydı; çokça yaşanan hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet gibi kamu düzenine zarar veren unsurlar azalırdı. İnsanlar cinsel içerikli olarak yapılan eleştiri ya da suçlamalara karşı gösterdikleri hassasiyeti işi ile ilgili eleştiri ve suçlamalar karşısında da gösterselerdi, kamusal yaşam daha sağlıklı olurdu. İnsanlar namus kavramını öncelikle kamunun yararı ile ilgili konularla ilişkilendirseydi, sağlıklı bir kamu düzeni sağlamak daha kolay olurdu.
2. İnsanın doğal gereksinimi olan cinsellik –genellikle- neden ayıp sayılır?2. Cinsellik de diğer doğal gereksinimler gibi algılansaydı, insanlar onu daha sağlıklı olarak yaşarlardı. Bu da insanların daha sağlıklı bireyler olması için önemli bir katkı olurdu.
1. Eğer cinsellik ayıp ve kötü bir şey ise bunu yaşamak için yapılan evlilik neden kutsanmıştır?1. Cinselliğin ayıp ve kötü bir şey olmayıp, insanlar ve canlılar için önemli bir gereksinim olduğu kabul edilirdi. Bu kabulden sonra yapılan evlilik de daha sağlıklı olurdu. Cinselliğin ayıp, günah ve yasak olmaması, cinsel nedenlerden kaynaklanan şiddet olaylarının büyük çapta ortadan kalkmasına neden olacaktı.
“Evlilik dışı cinsellik erkeğin elinin kiri, kadının ise alnının karasıdır”Erkeğe tanınan bu toleransın nedeni nedir?Kadın ve erkeğin bu farklı konumlarının nerelere kadar uzandığı irdelenmelidir.
Cinsellik ve ayıp kavramlarının bir arada anılmasının bir nedeni de, nelerin ve de niçin ayıp sayılması gerektiğinin netleştirilmemiş olması; daha da açıkçası “namus” kavramının iyi tanımlanmamış olması olabilir mi?Namus kavramı, ahlaki bütünlük içinde, onun bir bileşeni olarak anlaşılır biçimde tanımlanmalıdır.
Bekaret kadinin namus simgesidir.Namus bekaret ile iliskili midir?Namusun bekaret ile iliskili olmadigi ve bu konuda hic bir sekilde kadinlara baski yapilmamasi gerektigi anlasilirdi.
Erkekler icin ayni yargiya (Bekaret erkegin namus simgesidir) varilabilir mi?Kadin erkek esitligini saglamak adina kadinlara boyle bir yargida bulunulmamasi gerektigi anlasilirdi.
Kadınlar kıllarını/tüylerini almak zorundadır.neden sadece kadınlar kıllarını almak zorudadır?erkekler neden kıllarını almak zorunda değildir?kadınlar ve erkekler eşit olmalıdır. kıllı erkekler toplumda normal karşılanıyorsa kadınlar da normal karşılanmalı, garipsenmemelidir.
Mavi erkek ,pembe kız rengidir.Renkler cinsiyet tercih eder mi ? Pembe veya mavi giysek cinsiyetimiz değişir mi? flo rengimiz olsaydı cinsiyetimiz ne olur du?Renk ayrımı yapılmaz. Renkli bir hayat cinsiyet ayrımı olmaz
Erkekler araba ile kızlar bebeklerle oynar.Oyuncak dünyasında kız, erkek kavramı olur mu? Neden bebekken kız ve erkeklerin tüm oyuncakları aynıdır? Kızlar araba ile oynayamaz mı?Kızlar da erkeklerin oynadığı oyuncakları erkeklerde kızların oynadığı oyuncakları tercih edebilirler.
''Benim oğulum çok can yakıcak.''Neden erkeklere bu konuda ''erkeksin oğlum sen yaparsın ''deniyorda kızlara denmiyor?eğer bu durum sorgulansa kızlarda rahatlıkla sevgilisi olduğunda ailesiyle paylaşabilir arkadaşlarıyla takıklabilir,eğlenebilirdi.
''Benim oğulum çok can yakıcak.''kızların nedense bu konuda önüne engel konuyor ve günümüz çocuklarıda ,erkekler rahatca aileleriyle bir şey paylaşabilirken kızlar düşünür.
"Mastürbasyon sivilce yapar"Bilimsel araştırmaların sonuçları objektif olarak mı yorumlanmaktadır? Mastürbasyon artan hormon seviyelerinin sebebi midir, sonucu mudur? Bu durumdan etkilenmeyenlerin kanıt olarak gösterilmesi doğru mudur, bu kişiler biyolojik olarak aynı niteliklere sahip midir?Bilimsel araştırmaların sonuçları, bazı görüşlere dayanak yaratmak için kullanıldığında bunların kullanılan metodlar ve bulgularla tutarlı olduğu kontrol edilmelidir.
"Ateş düştüğü yeri yakar!"Gerçek olaylara baktığımızda durum böyle midir?B.Russel: Sizin mutluluğunuz başkalarının mutluluğuna bağlıdır doğruysa toplumda sorunları azınlıkların deyip atlamamalıyız.
Bir tek kişi bile olsa haklı sesini nasıl duyurabilir?Nicelik değil nitelik ön plana çıkar ve tüm sorunlara akılcı yaklaşımlar uygulanabilirdi: https://www.facebook.com/groups/606595136028806/
Solaklar daha zekidirZekayla sol eli kullanmanın nasıl bir ilişkisi vardır? Sağ eli kullanmanın normal olduğunu düşündüren şey daha yaygın olması mıdır?İnsanlar sağ ellerini kullanmaya daha yatkındır.Solakların beyni sağ elini kullananlara göre daha farklı çalışır.
Düşünüyorum öyleyse varım1. Düşünmenin net bir tanımı var mıdır? Descartes bu önermeyi kurarken düşünmenin tanımını yapmış mıydı?Düşünmenin net bir tanımı yoktur. Descartes düşünmenin spiritüel bir kaynağı olduğunu varsayarak bu önermeyi kurmuştur.
2. Var olabilmenin koşulu düşünebilmek midir?Matematiksel ve mantıksal işlemleri yapabilmek düşünmek sayılırsa, bilgisayar da bir anlamda düşünebilmektedir. Peki bilgisayar var mıdır?
Devlet bize bakmıyor.Bakmak ile kastedilen nedir ? Bir insan bakılmaya muhtaç olmalı mıdır ?Bakmak kelimesi, genelde kendi sorumluluğunu yerine getirmeyip, topu devlete atan bir zihniyetin yaygın kullanımıdır.
Devletin insanlara bakmak gibi bir yükümlülüğü olmalı mıdır ?Devletlerin ihtiyacı olmayanlara bakmak gibi bir yükümlülüğü yoktur, devletin görevi gerekli olan ortamı hazırlamaktır.
Erkek adam küpe takmaz.Küpe takan adamlıktan çıkıyor mu ? Sadece kızlar mı bu özgürlüğe sahip ?Adam olmak kişiden kişiye göre değişir,sırf küpe takmayla adam olunmaz ya da adamlıktan çıkılmaz.
Burçlar insanın kişiliğini etkiler.Burçlar insanın doğum günüyle alakalıdır, insanın kişiliğini doğduğu tarih mi genler mi belirler?İnsanın karakterinin önemli bir bölümü genler tarafından belirlenir.Eğer burçlar etkili olsaydı milyonlarca insanın karakteri aynı olurdu.
Erkekler ağlamaz!Erkeklerin toplumdaki yeri neresidir? Erkeklerin karakterleri ve duyguları genellenebilir mi? Erkekleri kadınlardan ayıran özellik nedir?Erkekler toplumda her zaman güçlü konumda yer alırlar ama öyle olmak zorunda değillerdir. Hçbr erkek genellenemez ve kadınlardan farklı değllerdir
Sağlıklı yaşam için spor şarttır.Spor yapmayan bireyler sağlıksız mıdır?Spor yapmadan da sağlıklı olan bireyler vardır.
Spor yapmadan da sağlıklı olunabilir mi?Spor yapılarak sağlık tehdit altına alınabilir. (kronik kalp rahatsızlığı olan bireyler, solunum yolları rahatsızlığı olan bireyler vb.)
Fazla merak iyi değildir.Bir kavramın ne kadar iyi ya da ne kadar kötü olduğu hizmet ettiği amaca göre değişmez mi?Bu kalıbın sorgulanmasıyla, merak edilen olgunun ulaşıldığında nasıl bir amaca hizmet edebileceğini irdeleyen bir bakış açısı oluşabilir.
Cengiz Han Türk'tür.Cengiz Han'ın Türk olduğu belirtilmiş midir ya da antropologlar bunu kanıtlamış mıdır?Bu konu birçok tarihçi tarafından hala tartışılmaktadır fakat genel ve kabullenilmiş yargı Cengiz Han'ın Moğol olduğudur.

Ezber Kalıpları Geliştirme Formu

"Seçeceğiniz alandaki yargılarla ilgili bilgileri bu forma girebilirsiniz, ya da ilgili kategorinin altındaki formu kullanabilirsiniz."

*

* 100 karakter

Birinci sorunuz

* 140 karakter

* 140 karakter

Varsa ikinci sorunuz

140 karakter

140 karakter

Lütfen * alanları doldurunuz.